Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
BENİM ADIM KIRMIZI || YORUM
#masaldankitaplik Orhan Pamuk’un en iyimser romanım dediği romandır Benim Adım Kırmızı. Eğer Orhan Pamuk’tan Benim Adım Kırmızı haricinde birkaç kitap okumuşsanız bu sözle ne demek istediğini çok iyi anlarsınız. Tek taraflı bakacak olursak aslı da kitap pek de iyimser sayılmaz, sadece diğer kitaplarının yanında çok iyimser kaldığını belirteyim. Uzun bir süredir, yaklaşık 2 senedir, Orhan Pamuk okumuyordum. Elbette ki kasıtlı olarak okumamazlık etmiyordum. Bu uzunca bir süreden sonra tekrar Orhan Pamuk okuyunca kaleminin büyüsüne kapılmamak elde olmuyor. O kadar özlemişim ki yazarın kalemini, özümseyerek okudum her satırı. Orhan Pamuk’un kitaplarını hemencecik bitirmek içime sinmiyor bir türlü. En azından 1 hafta boyunca kitabın içinde yaşamak istiyor, bu yüzden de fazla hızlı okumamaya gayret ediyorum. Çok kısa olay kurgusu ve karakterlere değineceğim. Çünkü arka kapak yazısında oldukça açıklayıcı bir şekilde konusuna değinilmiş bulunmakta. Kitap, 1591 Osmanlı dönemini konu alan bir tarihi roman. Birçok karakterin hatta ölümün ve kırmızı rengin dahi ana karakter olabildiği yani kendi ağzıyla konuşturulduğu bir kitap bu. Şeküre, Kara, Leylek, Zeytin, Kelebek, Osman, Ester, Enişte Bey gibi sürüyle baş karakter olsa da okuyucuyu hiç sıkmayan bir dille, akıcı bir üslupla yazılmış. Kitabımızın asıl konusu ise canice öldürülen bir nakkaşın, öldürülen nakkaşın adı Zarif Efendi, katilinin bulunma hikayesi. İlk bakışta cinayet romanı gibi görünse de içinde aşk, doğu-batı çatışması, dinin sömürülmesi ve yanlış anlaşılması gibi çok çeşitli konuları da kapsayan bir roman aslında. Bir diğer söylemek istediğim şey ise, Benim Adım Kırmızı yazardan okuduğum en iyi kitap oldu. Neden diyecek olursanız, öncelikle kitap gerçekten ama gerçekten tamamiyle saf samimiyet içeriyordu. Öyle bir samimiyet ki bu, yazar kendi yaşadıklarını birebir aktarıyormuş gibi hissediyorsunuz. Yazarın diğer kitaplarında da bu samimiyet duygusu hissediliyor ancak ben bu kitaptaki samimiyetin çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Yazar, tarihin ana hatları üzerinde adeta cambaz gibi ilerleyerek büyüleyici bir tarihi roman kurgulamış. Olayların biraz dramatize edilmiş olmasını da normal buluyorum çünkü bu kitap tarih kitabı değil, tarihi kurgu olan bir roman. Tarihi roman okumayı pek tercih etmediğimi itiraf etmeliyim. Ancak bu romandan sonra tarihi romanlarla ilgili düşüncelerim tamamiyle değişti. Kitabı okurken sürekli bir araştırma içerisindeydim. İnternetten okuduğum makaleler ve denemelerle kitabın geçtiği zaman dilimi hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olduğum için olayların içine daha çok dalabildim. Aslında yazar zaten kitabın geçtiği dönem hakkında yeterince bilgi paylaşımında bulunmuştu ama merak ettiğim bazı kısımları araştırmak ve nakkaşlar hakkında daha fazla bilgi toplamak benim için keyifli oldu. Bu kitabı okumak bana çok başka deneyimler ve bilgiler kattı. Kitap, Osmanlı devrinde geçtiği için İslam dini hakkında bilgi olmazsa olmazdı tabi. Hele de nakkaşların ön planda olduğu türden bir kitapsa. Nakış, yazılı hikaye veya olayların görsel bir şekilde açıklanma biçimi olarak ifade edebilirim sanırım. Ancak nakkaşlar asla resim sanatındaki gibi belli bir atı, insanı veya herhangi bir canlıyı çizimlerine aynen aktaramıyorlar. Çünkü nakış dediğimiz şey resim sanatından tamamen farklı bir sanat. Nakışta nakkaşlar hayallerindeki atı veya insanı kağıda aktarırlar, ressamlarsa belirli bir figüranı tüm ayırt edici özellikleriyle çizerler. Ressamın çizdiği insana veya canlıya baktığımızda, doğada karşılığını aynen bulabiliriz. Ancak nakışta ayırt edici özellikler belirtilmediğinden kaynaklı çizilen insan veya canlının kim olduğunu bulmak imkansızdır. Yazar resim ve nakışın farkını öyle güzel açıklamıştı ki hayran kaldım. Belki de uzun zamandır Orhan Pamuk okumadığımdan dolayı Benim Adım Kırmızı’ya bu kadar hayran olmuşumdur, emin değilim. Tek bildiğim ise kitabı çok sevmiş oluşum. Kitabın son sayfası gerçekten büyüleyiciydi. Okurken çok şaşırdım hatta. Yazar son sayfanın açıklamasını sonsöz kısmında daha net bir şekilde belirtmiş. Sonsöz kısmını da çok sevdim çünkü kitabın kendisini daha iyi anlamak adına bence çok faydalı olmuştu. Sanat tarihi kronolojisi ise hoş bir detay olmuştu bence. Kitapta altı çizilesi birçok alıntı vardı. Sadece alıntıları için bile tekrar tekrar okumak isteyebileceğim bir kitap oldu benim için. Birçok kişi kitabın anlatımını her bölümde başka bir karaktere geçilmesinden yahut anlatımın klasik tarzda olmayışından ağır ve sıkıcı bulmuş. Bense ilk sayfasından itibaren kitaba gömüldüm. Hiçbir noktasında sıkmadı beni. Her satırı keyifle okudum, sayfaları heyecanla çevirdim. Kitapta sevdiğim bir diğer noktaysa yazarın okuyucuyla iletişime geçmesi ve sorular sorması oldu. Bu şekilde okuyucuyu kitaba daha çok bağlayarak hikayeden kopulmasını önlüyordu. Kanaatimce Benim Adım Kırmızı, her satırından emek akan fevkalade bir kitaptı. Özellikle sonsöz kısmını okuduktan sonra üzerinde ne kadar emek harcandığını çok daha iyi anlıyorsunuz. Sevmediğim ufak tefek kısımlar elbette oldu ancak kitabı inanılmaz bir şekilde sevdiğim için sadece yarım puan kırdım. Bazı okurlar her bölümde farklı karakterlere geçilse de anlatım tarzının değişmediğini, yani karakterlerin konuşma biçimlerinin hep aynı kaldığı konusunda eleştiri yöneltmişler. Bu duruma biraz hak vermedim değil. Dediğim gibi sevmediğim kısımlarla beraber bu ufak sorunsal için toplam yarım puan kırdım kitaptan. Benim için çok keyifli bir okuma deneyimi oldu. Umarım sizler de severek okursunuz. O halde ben gidiyorum. Sağlıkla kalın sevgili okurlar. Puanım: 5/5
Benim Adım Kırmızı
Benim Adım Kırmızı
Orhan Pamuk
Orhan Pamuk
Benim Adım Kırmızı
Benim Adım KırmızıOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202316,3bin okunma
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.