Gönderi

Modern dünyada cinsellik büyük oranda amaca dönüşmüş; her şeyde, her durumda cinsellik hayatın en temel özelliği gibi algılanmaya başlanmıştır. Ancak burada müthiş bir çelişki vardır; hayatın amacına dönüşen cinsellik, aynı zamanda hiç olmadığı kadar sıradanlaşıp pespaye bir niteliğe ulaşmıştır. Fakat bu çelişki bireyler tarafından hemen hiç fark edilememektedir. Çünkü bireyler, hayatın amacı gibi her şeyden önemli ve kıymetli bir ilkenin pespaye bir niteliğe sahip kılınan cinsellikle örtüşülmesi çelişkisini fark edemeyecek bir akıl tutulmasına uğratılmışlardır. Cinselliği serbestçe, kuralsız ca yaşamaya yönelik yoğun ve kesintisiz bombardıman altında, durumun çelişkilerini, hayallerinin pespayeliğini fark edemez hale getirilmişlerdir. Cinselliğe yönelik zihinsel bombardıman o kadar yoğun ve güçlüdür ki, fizyolojik gelişimleri sebebiyle cinsellikle hiç ilgileri olmayan çocuklar bile cinsellik merkezi bir hayatın paydaşları haline getirilmektedirler. Bu konuda bazen gündeme gelen ve 'masum bir çocukluk davranışı' olarak takdim edilen ve böylelikle meşrulaştıran durumlar arasında yaşanan travmanın ulaştığı boyutları ortaya koyması açısından önemlidir.
Sayfa 73 - Açılım Kitap
··
58 görüntüleme
Mihriban okurunun profil resmi
Gazetelerde ve sosyal paylaşım sitelerinde yaygın bir şekilde yer bulmuş bir habere göre çocuğun öğretmenine yazdığı aşk mektubu şöyledir: 'Sevgili öğretmenim, Ben size aşık oldum. Aşkınızdan gözüm ne Hayat Bilgisi görüyor nede çarpım tablosu. Bence sen dünyanın en güzel kadınısın. Dersten sonra bir yerde ayran içmeye ne dersiniz. Öptüm.' Öğretmeni tarafından sadece dil bilgisi tarafından denetlenen bu aşk mektubu, maalesef hemen herkese çok sempatik gelmiştir. Ama ne yazık ki, yazımdaki dilbilgisi hatalarından ve yazının biçiminden ilköğretim bir veya ikinci sınıf öğrencisi olduğu anlaşılan bu çocuğun nasıl bir zihinsel travma yaşadığı, duygusal soruna sahip olduğu görmezden gelinmektedir. Yine medyada yaygın olarak yer bulmuş olan bir başka haber, ilköğretim dördüncü sınıftaki kızına aşk mektubu yazan beşinci sınıf öğrencisine dayak atan öğretmenle ilgilidir. Öğretmenin şiddeti kabul edilemez ama yine sadece öğretmenin dayağına odaklanan zihinsel geri plandaki çarpıklığı, zihinsel sorunu, kişilik travmasını ısrarla görmezlikten gelmektedirler. Böyle olduğu için de hiç kimse bu çocuklara ne oluyor diye sormamaktadır. Özellikle de medya hiç sormamaktadır, çünkü sürecin faili kendisidir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.