Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

158 syf.
9/10 puan verdi
"Altmışıncı yaşı eşiğinde dileğinin ne olduğu sorusunu şöyle yanıtladı: "Bu altmışıncı yılımda, bizim orada, halkımın arasında, halkımla baş başa, göz göze olmak, ne diyebileceksem, ona, o her şeyden güçlüye, o neylerse güzel eyliyene söylemek, hesap vermek isterdim. Olmadı. Olamıyor. Yine de söyliyeceğim şu: Onu düşünmeyi bir an bile boşlamadım. Acıları acım, yoksunlukları yoksunluğum, özlemleri özlemim, kavgası kavgamdır. Bana bundan ötürü hain dediler, diyorlar ve bundan ötürü sövüyorlar. Ama bana sövenler, doğrudan doğruya Türke, Türkiye'ye sövenlerdir." Fahri Erdinç, Nazım Hikmet hapishanedeyken kitaplarını babasından habersiz okuyan bir delikanlıydı. "Nazım Hikmet'i okuyor senin oğlan... "Ne Nazım Hikmet'i? Tövbe yarabbi..."Prafayı bırakan öğretmenlerin gözleri de bendeydi artık. Babam, neye uğradığını şaşırmış, gözlerini açıverdi: "Nedir bu ulan?" "Varan-3."dedim süklüm püklüm. Babam artık sağ elini sollayıp, tersiyle şırak diye indirdi şamarı suratıma:" Bu da varan bir, öyleyse! Seni gidi yezit, seni." Fahri Erdinç'e diğer kitaplarını okuduktan sonra daha fazla yer vereceğim bu kitapta Nazım ile olan ilişkisine Nazım'a değinelim. Fahri Erdinç, Sabahattin Ali ekolünden gelen bir yazardır. Gençlik yıllarında Sabahattin Ali'nin rehberliğinde edebi çizgisini oluşturmuş bir isimdir. Sabahattin Ali'nin 1948 yılında öldürülüşü Fahri Erdinç'e büyük bir darbe oldu. Bu olaydan sonra memleketine tutunamadı. Zaten siyasi sansür ve hapis hayatının tadına bakmıştı çok sevdiği Sabahattin Ali öldürülmüş, çok sevdiği Nazım Hikmet yıllarıdır hapishanelerde çürütülüyor.. Bu nedenlerle davasını Türkiye'de devam ettiremeyecek olduğunu anladı ve bir yıl sonra 1949'da Sabahattin Ali'nin öldürüldüğü Bulgaristan sınırından geçerek gurbete adım attı. Nazım Hikmet'in de sürgün hayatı 1951 yılında başladı ilk duraklarından biri de Bulgaristan oldu. İşte o tarihten itibaren Fahri Erdinç'in Nazım Hikmet davası başlamıştı. Gurbetteki bu iki yazarın buluşma noktaları da Bulgaristan ve Moskova'da gerçekleşti.. Nazım Hikmet'in son beş altı yılında birçok kez onunla buluşan ve masa başında tartışmalar, sohbetler gerçekleştiren Fahri Erdinç'in anılarını okumak güzeldi. Kimsenin bilmediği bir yazar oluşu da bu okumaları daha da değerli kıldı. Nazım Hikmet ile gittiği bazı yerlerde kasıklarına ağrılar girecek kadar birlikte gülen bu adam Nâzım'ın gülümseyişine şahit olmuştu. "Bir şey vardı, hem de kesin: Gülmek, insanoğlunun düşünmekten sonra gelen en güzel işi, Nazım'a kederden daha iyi yakışıyordu." Çok sevdiğim bir yazar olan Ergin Günçe bizim ülkemizde bir "Nazım Hikmet Kompleksi" olduğunu iddia ederdi. Nâzım'ın "vatan haini" olmasının altında yatan da bu kompleksti. Çünkü Türk Edebiyatında yazarın edebiyat ölçüsünü Nazım Hikmet belirliyordu. Yerelde bir avuç insana ulaşamayan ve sürekli olarak Nazım Hikmet'in edebi çizgisini, siyasi çizgisini eleştiren güruhlar Nazım Hikmet'in dünyada yankılanan edebi büyüklüğü karşısında yaşadıkları aciz kalma durumunu açığa vuruyorlardı. "Bana sövenler, doğrudan doğruya Türke, Türkiye'ye sövenlerdir." İfadesini boşuna kullanmadı Nazım Hikmet. Onun vatandaşlıktan çıkarılmış olması onun Türk oluşuna ve Türkçe'nin en büyük temsilcisi olmasına engel olamıyordu çünkü o Türkiye'de onu yok etmeye çalışanların çok daha ötesinde Dünya Edebiyatında hafızalara kazınan bir isimdi. Zülfü Livaneli'nin de gittiği çeşitli müzik turnelerinde ifade ettiği gibi Nazım Hikmet her yerdeydi: #84782814 Dört yaşında bir kız çocuğu olan Milena'nın Bulgarca'ya çevrilen Nazım Hikmet kitaplarında ve Livaneli'nin müziklerinde "Kız Çocuğu" şiirine verdiği tepki ile hâlâ yaşıyor Nazım Hikmet, sadece Bulgaristan'da Milena'nın saf yüreğinde değil, dünyanın her yerinde aynı hassasiyeti insanlara hissettirerek.. #84782116 #84783450 Bu ülkede Nazım Hikmet'i anlatmaya çalışıyoruz. Neden büyük bir şair olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Neden? Çünkü dar bakış açısıyla yaşamını devam ettiren kalabalık grupların olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dünyaya mal olmuş bir adamın ülkemizde değerini bilmiyoruz. Biz kulaktan dolma bilgilerle insanları, yazarları tanımaya alışkınız. Nazım Hikmet'in bu ülkede yasaklı olduğu dönemlerde onun adına farklı farklı ülkelerde anma programları düzenlediğini bilmiyoruz, araştırmıyor ve öğrenmiyoruz. Yerel kalan birkaç şair ve siyasinin Nazım Hikmet bir "vatan haini" demesine aldanıyoruz. Nazım Hikmet 1963 yılında öldü. Onu vatandaşlıktan çıkaranlar kim? 17 yıl hapis hayatına mahkum edenler kim? Hangisinin adı biliniyor? Hiçbirinin. Aziz Nesin'in de Odesa'da bir anma programında dediği gibi Nazım Hikmet: "Bir kuş düşünün. Kanat ister. Ama kanadını kendi yaratır. İşte Názım! Bir gemi, yol rüzgârı ister, ama rüzgârını da kendi yaratır. İşte Názım!."Ve hemen "gurbette Nâzım'a getirdi sözü."Ne ister gurbete düşen adam? Ne isterse, neyi gereksiniyorsa, Nâzım bunu memleketine, sanatına, dâvasına bağlı kalarak, bağlı kalması sayesinde kendisi yarattı. Bir kere, dilini kaybetmedi her şeyden önce." Fahri Erdinç bir anısında Nazım Hikmet ile olan tartışmasını da anlatır. O tartışma da Nazım'ı büyük Türk şairleni Sosyalist ülkelerde tanıtmak adına yeterince uğraş vermemekle eleştirir. #84892025 Biz burada kendi ülkemizde memleketi anlatan yazarları giyotinden geçirirken, hapse atarken, sürgüne mecbur bırakırken Moskova'da Türk Edebiyatını dünyaya tanıtma tartışmalarını yapan bu insanlar "vatan haini" oluyor, ülkede kalan hainler de "yurtsever". Bu tanımların üzerine kafa yormak gerekiyor, şairleri ve yazarları kendi dönemlerine, kendi ideallerinin büyüklüğüne göre ele almak gerekir. Ülkeye ihanet edene "vatan haini" denir. Şuan çoğu kişinin ihanet ettiği halde kalan herkesi hain diye yaftalamasına bakmayın zamanı gelir tarih hesap sorar. Ama Nazım Hikmet en zor zamanlarda da bizimleydi. En güzel zamanlarda da olacak.. Fahri Erdinç'in yağmurlu bir günde Vera'ya misafirliğe gittiği günkü gibiyiz hâlâ. Şiddetli yağmura rağmen Nazım Hikmet'i mezarı başında bekleyen sevenlerinin ısrarlarına daha fazla dayanamayan Vera'nın dediği gibi : "En iyisi kalkın Nazım'a gidelim" ... Meşin Kaplı Kitap "Yazık, yazık bize ki asırlarca aldandık!… Karanlıkta çizilen izleri görmek için, Görüp yüz sürmek için, Yazık,yazık bize ki bir çırağ gibi yandık… Ne gökten necat geldi, ne bir parça merhamet. Çalışan esirlere İsa, Musa, Muhammet Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi Masal cennetlerinin yollarını gösterdi. Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları Zincirden kurtarmadı yoksul çalışanları Yine biz köleleriz, efendilerimiz var, Yine her mel’un taşı yosunlanmış bir duvar, Esir – efendi diye koymuş da adlarını, İki bahta ayırmış arzın evlâtlarını. Efendi işletiyor, esir işliyor gene Yine efendilerin gümüşlü sofrasından, Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından, Kırıntı, artık bile düşmüyor işleyene. Yine biz esir geçen her günün akşamında Eve sade bir lokma ekmek getiriyoruz. Gece yağmur inlerken evimizin damında Isınabilmek için güneşi bekler gibi Birbirine sokulan hasta köpekler gibi Yırtık yorganımızın altında titriyoruz. Çiftimiz, balyozumuz, sonsuz çalışmamızla, Asırlardır bağrında inleyen kazmamızla Heyecana geldi de kara toprağın kalbi, Kendini teslim eden taze bir kadın gibi Çiçeklerle donandı dünya isimli ağaç. Biz bu ağacımızın dibinde ölürken aç, Efendiler gösterip sırıtan dişlerini Birer birer topluyor bütün yemişlerini. Efendiler, ağalar, evliyalar, keşişler Ebedi karanlığın boğulsun kollarında. Artık temiz ruhların aydınlık yollarında Sade bir din, bir kanun, bir hak: İşleyen – dişler…" 1921
Kalkın Nazım'a Gidelim
Kalkın Nazım'a GidelimFahri Erdinç · Yordam Kitap · 200644 okunma
··
413 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Eline, emeğine sağlık Adem Hoca'm. Ne güzel anlatmış, can alıcı yerlere nasıl isabetlice değinmişsin. Bana yazacak şey kalmamış. Ben en çok Nâzım ile olan kavgasına takıldım, hani diyor ya:"Seninle kavga etmek bile güzel şeymiş aslında,solcu adamın nasıl tartışması gerektiğini öğrendim senden..."
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Hocam. Kesinlikle öyle ben de o tartışmayı tekrar tekrar okudum. Nazım Hikmet'in öğreteceği şeyler daima bulunur. Edebiyatı Sabahattin Ali'den tartışmayı Nazım'dan öğrenen bir Fahri Erdinç bu çok az kişinin elde edebileceği bir durum.
2 sonraki yanıtı göster
Sultannn okurunun profil resmi
Eline sağlık Adem, güzelden öte değerli bir inceleme yazmışsın. Hem bilinmeyen bir şair, hem dünyaca ünlü bir şair. İkisini aynı incelemede anlatman çok hoş. Nazım'ı bütün dünya bağrına basmışken bizim onu yok saymamız ne acı. Kimbilir bize nasıl gülmüşlerdir, ellerindeki değeri bilmiyorlar diye. Bu güzel inceleme için kendi adıma teşekkür ederim.
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Hocam. Biz kendi değerlerimizi elimizden geldikçe öne çıkarmaya çalışacağız. Değer bilmeyenler de bu dünyadan güzelliklerden bihaber gitsin..
Yeşim okurunun profil resmi
Biz ne zaman, zamanı geçmeden değer vermeyi öğreneceğiz?? Bu konuda hiç umudum yok açıkçası. Eller bilir kıymeti biz bilmeyiz ülke olarak. Hep haindik, ne yapsak hain kalıyoruz. Hain öldükten sonra ancak yanlış anlamışız diyebiliyoruz. Adem incelemen çok güzel olmuş. Eline sağlık. Yine hiç bilmediğim bir yazar görüyorum sen de muhakkak okusam pişman olmayacağımdır ve yeni tanışıp çok sevdiğim bir yazarın kitabında yer verdiği Nazım sayfası ile cümlelerime son veriyorum. Kitabın, kalemin, kelamın bol olsun 😊🌼 hizliresim.com/bkYoiz
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Yeşim. 🌺 Yeni yazarlarla buluşmaya devam edeceğiz. Unutulanı hatırlatanlar hep var olacak. Fahri Erdinç iyi bir yazar hocalarından bahsettik o yüzden kitaplarının iyi olmama gibi bir ihtimali yok bana göre. Bu kitabından, Nazım'dan başlamak güzel olur diğer kitaplarını da aldım yakında okuyacağım. :)
3 sonraki yanıtı göster
depaysement okurunun profil resmi
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor! Çok güzel ve açıklayıcı bir inceleme olmuş eline sağlık. Kız çocuğu şarkısını da şöyle bırakayım. :) youtu.be/wiaEFg1zaTc
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Şarkıyı eklemeyi unutmuşum güzel oldu. :))
Neşe okurunun profil resmi
Kendi tercihimle bir süre yurt dışında yaşamama rağmen, ülkemin suyunu, havasını, her şeyini özledim. Geri dönemeyeceğimi düşünmek bile istemezdim. Sırf benim gibi düşünmüyor diye bir insanı vatanından mahrum bırakmak affedilecek şey değil. Telafisi yok. Her zaman borçlu kalacağız “Usta”ya. Yine güzel bir eser okumuş, ne güzel de yorumlamışsın Adem. Yüreğine sağlık. Çok az şeyi kıskanmışımdır hayatta. Biri de senin okuma yelpazen ve hızındır:) Bu hususta seni çok tebrik ederim arkadaşım.👏👏
Adem okurunun profil resmi
Kendi memleketimizde hayatı yaşanılmaz kılanlara öfkeli olan büyük yazarlarımızı da aynı duruma öfkeli olan okurlar olarak bizler sürekli anacağız. Çok güzel bir yurdumuz var içinden karanlığı söküp atabilsek daha da güzel olacak umarım bu isteklerimiz gerçekleşir birgün.. Okuma eylemi için de uzun yıllardan beri kitapları sevdiğimden dolayı kitaplarla aramda organik bir bağ oluştu. Hızımı de arttırmak zorundayım o kadar çok eser, yazar var ki bu kısa ömür onlara yetmeyecek en azından dokunabildiğim kadarına dokunmak istiyorum. :))
Öʎʞü okurunun profil resmi
Çok güzel ve akıcı bir inceleme olmuş, severek okudum. Kaleminize, emeğinize sağlık.
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim yorumunuz için. Beğenmiş olmanıza sevindim. :)
Saudade okurunun profil resmi
Ne güzel bir inceleme olmuş kaleminize sağlık. Saçma sapan iletilerin alıntıların arasında en can alıcı noktamız olan Nazım'a denk gelmek yüreğimi burktu. İnşallah sayenizde bilmeyenler gerçekleri araştırıp öğrenirler 👍🏻🙏🏻
Adem okurunun profil resmi
Teşekür ederim. :) Elimizden geldiğince okuduklarımızı aktarmaya devam edeceğiz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.