Gönderi

Konutun iyiliğine yönelen mimarlığın (konut insanları, işleri, nesneleri, kurumları, düşünceleri barındırdığına göre) bir sahneleme değil bir sevgi eylemi olduğunu anlamadılar. Çökmüş bir uygarlıktan yeni bir uygarlığa geçtiğimiz bu dönemde mimarlığa yönelmenin, bir dine girmek gibi bir şey olduğunu, bunun için inanmak, kendini adamak, vermek gerektiğini kavrayamadılar. Ve bunun karşılığında mimarlığın, kendilerini bütünüyle ve ateşli bir biçimde ona adamayanlara bir tür mutluluk getireceğini, düşüncenin doğum sancılarından ve ışıltılı dünyaya gelişinden doğan o kendinden geçmeye benzer duyguyu yaşatacağını sezemediler.
Sayfa 31 - 7. Baskı, Mart 2018Kitabı okudu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.