Gönderi

yalnız ben ve ellerim kalıyordu uzun masalarda evler o zaman annelerle üzgün, babalarla tövbe bir harften üşüyordum gibi dilim daralıyordu sokuluyordum bütün itirafların inine herkesin itimåt beklediği aşklarda yolları gösteriyordum oysa ilk ya geldikçe anlıyorduk ancak: hepimizde başkasının hayatı asılı şimdi, yaşamak için bize hile lazım başkalarının uykularını beklemek için.. ey yürepinde çok kimseyi taşıyamayan ben, bir iç kanaması gibi durmadan akan zehirle sınanmış bir yerdeydim hep hançeremde dar bir vadiydi zaman kimin günahlarına kül olurdum ki konuşsam anlıyordum çünkü: her aşkta susulan åh ne kadar doğru çünkü akşamlar ki eskisinden yoksul artık insanlar ki bir şeyle bir ömür ısrar gerek ki tüm alınganlığımız kısasla bitsin bu yüzden diz çöküp ayrılık istedim her ağızdan: bir suretti günlerimiz dünyada yalan, bileklerimize dolanan son kanın sancısı.. ey en solgun aşklarına bir intihar borcu olan ben, odalarda resmi asılıyormuş gibi duran herkesin yanlış okuduğu bir şarkıydım hep sonunda gördüm, hep bir yere koşuyormuşum: mektupların karalanan yerlerini okumaya her inadı denediğim bir aynada yeniden konuşmaya bir yerde beni hâlâ affetmeyen bir kadın nasılsa vardı nasılsa daha neyimiz var yıllar sonra yeniden konuşmaya çünkü bütün aşklar bir gün uzaklara itina sanki, ölünce dökülen su gibi gözlerimde bunca hıçkırık dururken yaslanıp emânet omuzlara, diyecekmişim: nasılmış ve nedenmiş artık sevilmiyor olmak.. ey yüreğinde zehir saklayan ben, şimdi eve geç gelmelerin çocuğu kimsenin bilmediği bir dildeydim hep
Sayfa 30 - Zehir
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.