Gönderi

İyi bir filozof olabilmek için gereken tek şeyin hayret etme yeteneği olduğunu söylemiştim değil mi? Daha önce söylemediysem işte şimdi söylüyorum: iYİ BİR FİLOZOF OLABİLMEK İÇİN GEREKEN TEK ŞEY HAYRET ETME YETENEĞİDİR. Küçük çocukların hepsinde bu yetenek vardir. Yok bir de olmasaydı! Çünkü çocuklar doğduktan birkaç ay sonra yegyen bir gerçeklikle karşı karşıya geliverirler. Büyüdükçe hayret etme yetenekleri kaybolur gibi olur. Neden böyle olur acaba? Sofi Amundsen biliyor mu bu sorunun cevabını? Yani, küçük bir bebek konuşabilseydi, bize, ne ilginç bir dünyaya gelmiş olduğunu anlatırdı. Çünkü görürüz ki bebekler konusamasalar da, parmaklarıyla etrafındaki şeyleri gösterir, odadaki nesneleri merakla tutmaya çalışırlar. Birkaç kelime konuşabilecek yaşa geldiğinde, çocuk bir köpek görüşünde durup, "hav hav der. Bebek arabasında bebek köpek gördüğünde ellerini ayaklarını oynatıp yerinde zip zip zıplayarak nasıl "Hay hav! Hav hav!" dediğini gördüğümüzde, sırtinda yaşanmış epeyce yıl taşıyan bizier, bebeğin bu coşkusunu biraz abartılı buluruz. "Tabi, tabii" deriz çok alışkın bir tavırla, "hav hav" işte Ama sen şimdi güzel otur arabanda bakayım. Biz bebek gibi heyecanlanmayız, çünkü çok köpek görmüşüzdür o güne dek. Bebek, köpek gördüğünde aklı başından gitmeyecek bir hale gelene kadar, belki yüz kez daha tekrarlar bu çılginlik gösterisini Ya da bir fiil, veya bir su aygırı.Ancak çocuk konuşmayı ve de felsefî düşünceyi bile daha tam öğrenmemişken dünya bir alışkanlık haline gelir.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.