Gönderi

emir'in ilk öyküsü: sihirli bir kase bulan ve gözyaşlarını bu kasenin içine akıttığı zaman yaşların inci tanelerine dönüştüğü gören bir adamın hikayesiydi. ama yoksulluğuna karşın mutlu biri olan bu adam çok ender ağlamaktadır. bunun üzerine, gözyaşları sayesinde zengin olabilme umuduyla, ağlamak için kendini zorlamaya, her yolu denemeye başlar. inciler yığıldıkça, hırsı bilenir. öykü, bir inci tepesinin üzerinde elinde bıçak, kucağında da biricik karısının doğranmış bedeniyle oturan adamın, hıçkırarak ağlamasıyla bitiyordu. E- Söylesene, Hasan," dedim. Gülümsedim, ama içimdeki güvensiz yazar ansızın telaşlanmıştı; duymak isteyip istemediğimden emin değildi. H- "Şey" dedi, "neden adam karısını öldürdü? Daha doğrusu, gözyaşı dökmek için illa da üzülmesi mi gerekiyordu? Soğan koklasa olmaz mıydı?" E- Donup kalmıştım. Bu kadar basit bir şeyi neden akıl edememiştim? Dudaklarım kıpırdadı, ama hiç ses çıkmadı. Aynı gece, hem yazmanın temel hedeflerinden birini, ironiyi öğrenmiştim, hem de en büyük tuzaklardan birini: tutarsızlık. Üstelik Hasan'dan. Yaşamı boyunca tek bir sözcüğü bile okuyamamış, yazamamış Hasan'dan..
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.