Gönderi

Zehirli avluda rüzgâra verildikten sonra içeri alınan, kora dönüşmüş küçük kömürcüklerin tepeleme doldurduğu orta mangallarının üzeri kalın, büyük yorganlarla örtülür, evdeki herkes içine girip omuz başına kadar çektiği yorgana sımsıkı sarılıp ayaklarını uzatarak ısınmaya çalışırdı. Yoksulluğa borçlanılmış sıradan mutluluklardı onlar. Ne kadar süreceği bilinmeyen uzun kışlarda odunluğu tamamen boşaltmamak için büyük ocağı daha az yakmak, el altındaki her cins yakacağı tutumlu kullanmak gerekiyordu. Karanlığı uzun o gecelerde dışarıda umutsuz bir kış bütün sessizliğiyle hüküm sürerken, bizler birbirimize sokulur,arkası ertesi gün getirilecek olan bol maceralı, heyecanlı hikayeler dinler, birbirimizi eğlendirecek fıkralar anlatır, kar ve kış üzerine şiirler okur, sonra birbirimizden habersiz usulca uykuya dalardık. Son cümleler taneleri kopup dağılmış kolyeler gibi rüyalarımıza saçılırdı.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.