Yapılan çalışmalar Alzheimer hastalığına
yakalanmış insanların beyinlerinde sağlıklı
insanlara oranla daha fazla demir olduğunu
gösteriyor. Beyindeki demir fazlalığı bu hastalığın
ortaya çıkışını hızlandırıyor. Uzmanlar,
insanların beyinlerindeki demir seviyelerinin
ölçülerek bu hastalığa yakalanma riskinin
çok daha erken dönemlerde belirlenebileceğini,
ayrıca vücuttaki demir seviyesini azaltan
ilaçlar kullanılarak hastalığın ortaya çıkışının
geciktirilebileceğini belirtiyor.
Yapılan yoğun çalışmalara rağmen bu hastalığın
belirtileri olan bunama ve unutkanlığın
arkasındaki gerçek mekanizma tam olarak
anlaşılmış değil. Uzun süre en önemli nedenin
beyinde belirgin plak oluşumunu tetikleyen
beta-amiloid isimli protein olduğu biliniyordu.
Ancak bu proteini parçalayarak yok eden
ilaçların kullanılması insanların bunama ve
unutkanlık durumunun iyileşmesini
sağlayamadı.
Avustralya’daki Melbourne Üniversitesi
araştırmacıları hafif bilişsel bozukluk gösteren
144 yaşlı insanı 7 yıl boyunca takip etti.
Çalışmaya katılan insanların beyinlerindeki
demir seviyelerini bulmak için omurilik
sıvılarında ferritin proteini miktarlarına bakıldı.
Çalışmanın başlangıcında her mililitre
omurilik sıvısında bir nanogram ferritin miktarı
bulunan kişilere diğerlerine göre ortalama
3 ay daha önce Alzheimer hastalığı
teşhisi koyuldu. Ekip ayrıca, Alzheimer
hastalığının risk geni olarak bilinen ApoE4
geninin yüksek demir seviyeleriyle ilişkili
olduğunu buldu. Bu geni taşıyan insanların
hastalığa yakalanma riski daha yüksek.
Demir hayli reaktif yani tepki gösteren bir
madde olduğu için sinir hücrelerinin kolayca
kimyasal strese maruz kalmasına neden
olabiliyor.
Bu çalışmanın sonucunda, Alzheimer hastalığının
tedavisinde, demiri bağlayarak vücuttaki
demir seviyelerini azaltan (anti-demir özellikte)
ilaçların kullanılması da gündeme yeniden
gelmiş oldu. Aslında 24 yıl önce yapılan
bir çalışmada denenen anti-demir özellikteki
bir ilacın Alzheimer’dan kaynaklanan
bilişsel bozukluğu yarı yarıya azalttığı biliniyor.
Ancak aynı zamanlarda gündeme gelen ve
beta-amiloid proteininin beyinde birikmesiyle
hastalığın oluşması bulgusunun daha
baskın gelmesi, demir-Alzheimer ilişkisi
üzerinde fazla durulmamasına neden oldu.
Uzmanlar bu yeni çalışmayla ilginin tekrar
anti-demir özellikteki ilaçlara kayacağını
vurguluyor. Özellikte deferiprone isimli demir
bağlayıcı ilacın doğrudan beyne etki ettiği ve
beyindeki demir seviyelerini kandaki demir
miktarlarına zarar vermeden azalttığı belirtiliyor.
Aynı ilaç hâlihazırda demir zehirlenmesi
tedavisinde ve Parkinson hastalığının seyrini
yavaşlatmakta da kullanılıyor.