1995 yılında İsviçreli biyoloji
profesörü Claus Wedekind, Büyük Doku
Uygunluk Kompleksi adını verdiği bir
deney yaptı. Deneyde erkeklerden oluşan
bir gruba iki gün boyunca çıkarmayacakları pamuklu tişörtler giydirildi. Bu süre
boyunca üzerlerine sinebilecek her türlü
kokudan uzak durdular. Ardından beden
kokuları sinmiş olan tişörtler kadınlara
verildi ve koklayarak hangisinin kendileri
için daha uygun olduğuna karar vermeleri
istendi. Deneyde her bir kadına altı tişört
verilmişti; bunlardan üçü kendileriyle
benzer özellikler taşıyan, diğer üçü ise
tamamen farklı genetik özelliklere sahip
erkekler tarafından giyildi. Kadınlar hangi
tişörtün kime ait olduğunu bilmeden,
her birini memnuniyet, çekicilik ve
yoğunluk bakımından değerlendirdiler.
Deneyin sonucunda, kendilerinden farklı
genlere sahip olan erkeklerin kokularını
çekici buldukları görüldü. Bu durum, tıp
açısından daha sağlıklı bir üremeye işaret
ediyor. Yani kadınlar, erkekleri kokuları ile
değerlendirerek çekici olup olmadığına
karar verebiliyor, üstelik türlerinin
devamı için mükemmel genleri
yaratacakları eşleri seçebiliyorlar.
Fakat doğum kontrol hapı
kullanan kadınlar, bunun tersi bir
eğilim sergileyerek, kendilerine
genetik açıdan en çok benzeyen
erkekleri çekici buldular. Çünkü
bu hapların kimyasal bileşimi,
vücuda zaten gebe olunduğu
sinyalini iletmek üzerine kurulu.
Dolayısıyla hamile kadınlar,
doğanın bir koruma faktörü
olarak genellikle kendilerine
benzeyen genetik özellikleri tercih
ediyorlar Farklı genler cinsel
çekim yaratırken, benzer genler
de bebeğin korunmasına ve iyi
yetiştirilmesine yardımcı olacak
yakınlık hissini uyandırıyor