12 Eylül’le bugün arasındaki ilişkiye bakılırken, bir tesadüf ya da bir tekerrürden değil de, bir süreklilik ilişkisinden bahsetmek, olan biteni anlayabilmek açısından çok daha anlamlı görünmektedir. Bu ise, 12 Eylül’e, basitçe, Türkiye solunu siyasal denklemin dışına çıkaran ve siyasal İslam’ın önünü açan bir darbe olarak bakmanın ötesine geçmeyi gerektirmektedir. Aynı zamanda AKP’nin 12 Eylül’ün bir ürünü olduğu yönündeki tespitin de ötesine geçmek ve cuntacıların inşa etmek
istedikleri rejimle, AKP’ninki arasındaki örtüşmeye odaklanmak
gerekmektedir. Çünkü 80’lerde ANAP ve 2000’lerde AKP, Eylülist
rejimi inşa eden/etmesi murat edilen partiler olarak karşımıza
çıkmaktadırlar.