Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

76 syf.
10/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
1950 Kuşağı'nın ilk kadın öncüsü Nezihe Meriç'in yaşamdaki yürüyüşü 85 yıl sürdü. Arkasında bıraktığı büyük edebi mirasın yürüyüşü ise geleceğe doğru uzanıp gidecek. Yola öyküyle çıkmıştı, sonrasında edebiyatın çeşitli dallarında çok sayıda eser verdi; öyküyü de bırakmadı. Alacaceren hakkında neler yazacağımı düşündüm bir süre, toparlayamıyorum ki bu “kırılmaların” kitabını. Minik bir çocuğun gözlerinden dünyanın, yaşanılanların acımasızlığın bu kısacık izlerini görmek, Bengi’nin acısına ortak olmak biraz üzdü sanırım beni. Nezihe Meriç, bu ikinci romanı Alacaceren'de, her hikâyenin sonuna "Onlar ermiş muradına" sözünü iliştiren anlatıcıya, metinsel uzamın içinde daha da fazla yer açıyor. Üstelik tek anlatıcıyla yetinmiyor, romanın kahramanı Bengi'nin roman yazmaya karar vermesiyle yeni bir romana daha yer açar. Duramaz dahil eder kendini :) Böylece Alacaceren'in içinden matruşka bebekleri gibi bir anlatıcı daha çıkar. Romanın ilk satırlarında anlatıcı, Bengi'nin öyküsünü anlatmaya karar verdiğinde, kurgusal olan bu varlıkla arasında kurulan duygusal bağlardan söz açıyor. Bengi'nin hayatını anlatırken, kendi kişisel hayatından taşıdığı izleri şöyle anlatır; "... gene de hep yalnız bir çocuk oldum. İçimdeki, onarılması olanaksız yalnızlığı, O, Bengi, yoğun biçimde yaşıyor. İstiyorum ki o da beni sevsin, beni iyi bir yazar saysın, kendini bana bıraksın. Beraber kotaralım onun öyküsünü." Daha sonra, bir roman kahramanı olarak Bengi'nin öznelliğinin inşa edildiği yer olan eviyle ilişkisini yazmak gerektiğini düşünüyor olsa gerek "Bu ev içi öyküsünü sonra, yeri gelirse en ufak ayrıntısına dek yazacağım" diye sanki not düşer akıl defterine. Roman yazmak bir yığın malzeme arasından seçim yapmak, bağdaşık bir öykü yaratmak değil midir Nezim’e göre? Bağdaşıklık yaratmak için mekân kadar zamanı da düşünmek gerekmez mi? Eğer anlatı "zaman ve mekân koordinatları çerçevesinde gelişen devinim" diye tanımlanacaksa, elbette Bengi'nin öyküsünü anlatan yazar da elindeki malzemeyi Bengi'nin yaşamından seçtiği zaman dilimleri üzerinden düzenlemelidir. İşte Nezim’de Bengi'nin sabahları üzerinden bu tatlı öyküyü düzenler. Bengi’ye tatsız gelen sabahları biraz daha neşelendirir o tatlı sevecenliğiyle... "Bengi'nin yaşamında önemli olan, ya da onun yaşamını irdelemeye çalışırken, öne çıkan, akılda yerleşip kalmış, yaşam parçalarını imgelemde yaşadıkları gibi bulup sıralamak istiyorum. Sabahla başlamıştık. Üç beş sabah var böyle yazmak istediğim. İşte biri daha." Sabah, öykü zamanını düzenleyen bir kategori olarak Alacaceren'in omurgasını oluşturur adeta. Zaten, romanın Fransızca çevirisine bu sabahlar başlık olur ve Les Matins de Bengisu (Bengisu'nun Sabahları) adıyla kitap yayımlanır. Alacaceren, Bengi ve annelik ettiği kardeşi Gün'ün yaşadığı sabahlar üzerinden anlatılsa da özetlenmeye direnen bir okuma serüveni sunuyor bize. Yine de sabahların peşine düşerek bir özet yapılabilirse, onları bırakıp gitmiş olan annenin varlığıyla bu özete başlamak gerekir. Anne ve babanın kavgalı gürültülü evliliği çökmüş, her ikisi de evi terk etmişlerdir. Anne özlediği zengin yaşamı bulmak, baba yaşadığı hayal kırıklığını içkide boğmak için çekip gitmişlerdir. Ortada kalan çocuklara, Mahmut Dede sahip çıkmıştır. Mahmut Dedenin şefkatli varlığıyla büyürken edebiyatla ilgilenmeye başlayan Bengi, Ayşe ve Ercan'ın öyküsünü yazmaya başlar. Ayşe ve Ercan'ın romanı Bengi'nin öyküsüyle sarmaş dolaş olur ve anlamlandırabilmek için saç örgüsü gibi çözülmeyi bekleyen bir yapı çıkar ortaya. Anlatıcının sesiyle açılan romanımız, yine anlatıcının sesiyle kapanıyor. İşte burada anlatıcı kurgusal olmaktan çıkıyor ve Nezihe Meriç'in kendisinin sesine dönüşüyor. Böylece Alacaceren'i çevreleyen gerçeklik alanı romana dahil olmuş oluyor. Nezihe Meriç, Bengi ve Gün'ün hayatının çocuklar için tasarlanmış bir ırmak roman olduğunu belirtir ama bunu bir türlü yazamadığından yakınır. Bu projeyi okurların bitirebileceğini söyleyerek noktayı koyar. Buna son satırlarda tekrar değineceğim. Cumhuriyetimizin ilk kadın öykü yazarlarından biri, hatta ilki sayılan Nezihe Meriç’in anısına, kendi anladığım ve benimsediğim kadarıyla Alacaceren vasıtasıyla bir şeyler karalamak istiyorum aslında daha çok. Sanırım bu yüzden biraz kitaptan bağımsız genel bir Nezihe Meriç incelemesi olacak, o yüzden okumak istemeyenler şimdiden geçebilirler bu kısmı. Bir yazar olarak Nezihe Meriç ve insan olarak Nezihe Meriç. İkisi farklı mı ele alınmalı sizce? Belki birçok yazar için öyle olabilir ama benim için Nezihe Meriç bu anlamda farklı ele alınacak bir yazar değil. Duyarlı, incelikli ve kendine has bir yürüyüşü var edebiyatında ve hayattaki yolculuğunda. Umut, o taze heyecan, yazısında hep var. İlk yazdığı yazının başlığının "Ümit" olması boşuna değil. İncelikler var yazısında ve hayatında. Bunu her bir satırında fazlasıyla duyumsuyorum. Hoşlanmasam da bu sözden kadınca bir duyarlılık hissediliyor edebiyatında. Aslında kadınca bir duyarlılık değil Nezimce bir duyarlılık demek daha doğru olacak sanırım. Pek çok tümcesiyle belki hiç bilmediğim gerçeklikleri, -örneğin ağlayamayışımızın sessizliğini aslında ne çok yaşadığımızı- duyumsarız içimizde ve bu oldukça sert gelir. Bu, edebiyatın, Nezihe Meriç'in kaleminin gücüdür. Gerçek hayattaki sıkıntıları, eşitsizlikleri, haksızlıkları görmeyen; bunlara karşı duyarlı olmayan bir kişi, bütün bu tümceleri kolay kolay yazamaz gibi geliyor bana. Edebiyatındaki ve hayatındaki adımlar da Nezimcedir diye düşünüyorum zaman zaman. Hem bu arada yürümeyi de çok sever. "Yürümek bir tutkudur. Dağ tutması gibidir. Başladı mı insan, artık hep gitmek ister. Büyülü bir şeydir bu yalnız yürümeler." der. Bir kadın yalnız yürümenin büyüsüne kapılmışsa, kadınca ve kendine has gerçeklikler çıkar bu yürüyüşlerden, Nezim’e göre. Nezihe Meriç özgür olarak yazmış kendi sesini duymak ve duyurmak için sürdürmüştü bu edebi yürüyüşünü. Kolay yolu seçmeden, daha çok okunmak adına ne yazısında ne de hayatında kurnazlıklar yapmış, inatla, duymak istediği tınıyı yerleştirmiştir yazısına. Kendi sesini, kalemini vurgulamıştır. Ben de onun öykülerini, yazılarını, romanlarını okurken Nezimce yazma duygusunu, anlatma duygusunu sezdim, haddim olmayarak yaptım bunu. Ama sonucunda her kitabında nakış bakış işlenmiş değişik bir sürprizle karşılaştım, yazım dilini kendime çok yakın buldum. Sanki bir öykü veya roman yazmıyor da sizinle karşılıklı sohbet ediyor havasını çok samimi buldum. Alacaceren'in son cümlelerini bitirdikten sonra hissettiğim duygularla dile geldi bunlar. Cümlelerim onun cümleleri oluyor sanki, Diyor ki Nezihe, "İstiyorum ki, bu yazdıklarımı okuyup sevenler, işi sürdürsünler gönülleri nasıl çekerse. Eksikleri tamamlayıp, geri kalanını dokusunlar, kendileri için. / Birgün belki, akşamları yazmaya başlayarak sürdürebilirim. Belki Bengi de... Kimbilir....” bitiyor bir Alacaceren, Nezim’in öyküsü devam ediyor...
Alacaceren
AlacacerenNezihe Meriç · Yapı Kredi · 2003184 okunma
··
738 görüntüleme
tula okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş. Kaleminize sağlık👌🙏
Demet okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.😊💐
Sultannn okurunun profil resmi
İncelemeni okurken kıskanmadım desem yalan olur. O kadar güzel ve içten yazmışsın ki kıskanmamak elde değil. Okurken inceleme yazmayı özlediğimi fark ettim. Ama değil yazmak, sitede inceleme okumaya bile zaman bulamıyorum. Yazdıklarınla adeta bir Nezihe Meriç olmuşsun. Bu güzel ve içten inceleme için teşekkür ederim canım.
Demet okurunun profil resmi
Hocam çok teşekkür ederim, yorumunuzla söylediklerinizle beni mutlu ettiniz beğenmenize sevindim😊Ah şu zaman sıkıntısı var bir de başımıza dert, yine de zaman ayırmanıza ince düşüncenize bir kez daha teşekkür ediyorum:) Dün attığımız mesajın da etkisi var bir de:))🤗💜🌻💜
1 sonraki yanıtı göster
Yağmur okurunun profil resmi
“ağlayamayışımızın sessizliği” bu dönemde çok çok yaşadığım bir şey ve yalnız yürümenin büyüsünü de çok iyi tanıyorum :) çok güzel anlatmışsın, okuyasım geldi. sohbet eder gibi, demişsin aslında, sohbet edesim geldi diyeyim 🌸
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Yağmur, beğenmen beni mutlu etti. Umarım Nezim’in tatlı sohbetini de beğenirsin:)😊🌸💞
Odessa okurunun profil resmi
Kalemine sağlık Demet, ne kadar içten yazmışsın, bir ara ben de okumalıyım Nezihe Meriç'i 🙃🙃
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim bu dar zamanında vakit ayırıp okuduğun için😊Bence seveceksin Nezim’i😍
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.