Gönderi

Kuşkusuz Rusya'nın bir askeri bütçesi var ve bununla ilgili ola­rak pek çok tartışma yapılıyor. Bir askeri lobi, devletin kasasından yeni yatırımlara ve siparişlere kaynak ayrılması için çaba gösteriyor. ·Bu, yerleşik, uluslararası uygulama. Bizi diğer ülkelerden ayıran önemli detaysa, bizim önde gelen silah üreticilerinden biri olmamız ve bütün dünya ölçeğinde silah ticareti yapmamız. Dünyaya Kalaş­nikov saldırı silahını veren ülke Rusya'dır. Birçokları açısından bu, gurur kaynağı olan bir durum. Ancak ben burada istatistiklere gömülmek istemiyorum. Benim merak ettiğim şu: insanların Devlet Başkanı Putin'in kurmuş olduğu düzende mutlu olup olmadıkları. Ben bunun bir devletin yöneticisi­nin yaptıklarını değerlendirirken ana kriter olması gerektiğini düşü­nüyorum. Bu sorunun cevabını aramak amacıyla Asker Anneleri Ko­mitesi'ne gittim ve oradaki kadınlara sordum: "Oğullarınız orduya katıldıklarına memnunlar mı? Ordu onları gerçek birer erkek yapı­yor mu?" Tabii, verdikleri cevaplardan çok şey öğrendim. Detaylar, büyük resmin kendisinden çok daha önemlidir. Yani, en azından bana göre öyle. Mişa Nikolayev, Moskova Bölgesi'nde yaşadı. Ailesi onu 2001 yı­lının Temmuz ayında askere gönderdi. Sınır devriyesi olarak, Mos­kova'dan uçakla on saat mesafe uzaklıktaki, Lesser Kurils'teki, Anunçina Adası'nda yer alan Goryaçiy Plyazh köyünde bir göreve gönderildi. Bunlar, ikinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu ya­na Rus ve Japon siyasetçileri birbirine düşürmüş olan adalardır. Onlar tartışırlarken, birilerinin de sınırları beklemesi gerekir. Mişa, işte bu görevi üstlenenlerden biriydi. Rusya'nın Uzak Do­ğu'daki bü ileri karakolunda sadece altı ay süreyle görev yaptı ve 22 Aralık 2001 tarihinde öldü. Daha sonbaharda, vücudunda cera­hatli yaralar çıktığını fark ederek ailesine tehlike işaretleri veren mektuplar yazmaya başlamıştı. Ailesinden ilaç göndermelerini is­tedi: Vişnevskiy Yağı*, sulfanilamit, "aslında cerahat tedavisinde kullanılabilecek her tür ilaç, metapirin, antiseptik, bandajlar ve olabildiğince çok yapışkanlı plaster. Burada hiçbir şey bulunmu­yor." Mişa'nın anne ve babası, orduya yeterli miktarda kaynak ay­rılmadığını bildiklerinden, hiç mırın kırın etmeden ilaç paketleri­ni gönderdiler ve Mişa hala mutfakta aşçı olarak çalıştığı için du­rumunun o kadar da kötü olamayacağını düşündüler. Anne baba­sı, eğer Mişa ciddi biçimde hasta olsa, onu yiyecek hazırlanan yer­lerin yakınına bile sokmazlar diye düşündüler. Ne var ki Mişa, bütün derisi cerahatli yaralarla kaplanmış olma­sına karşın, askerlere her gün yemek pişirmeye devam etti. Otopsi­sini yapan patolog, raporunda, talihsiz askerin dokularının neşterin altında tam anlamıyla yarılıp dağıldığını belirtecekti. Yirmi birinci yüzyılın başlarında bir Rus askeri, subaylarının gözü önünde, hiçbir tıbbi tedavi görmeden, canlı canlı çürüyüp gitti. Mişa'yı öldüren şey, bütünüyle üstlerinin sorumsuzluğuydu. Dimitriy Kiselev, Moskova Eyaleti'nde, lstra köyüne tayin edildi. Rusya'da böyle bir tayin büyük bir şans olarak görülür. Mosko­va'ya yakındı, Moskovalı olan ailesi oğullarını ziyaret edebilirlerdi ve yardıma ihtiyacı olması durumunda komutanının yaptıklarına müdahale edebilirlerdi. Ne de olsa burası Kuril Adaları değildi. Ne var ki bu şans, Dimitriy'i subaylarının ahlaksızlıklarından kurtara­mayacaktı. Er Kiselev'in komutanı Yarbay Aleksander Boronenkov, kazançlı bir ek gelir kaynağına sahipti. Günümüzün Rus Ordusu'nda bunun olağandışı bir yanı yok. İnsanlar maaşları fazla bir para etmediğin­den her yola başvuruyorlar. Ne var ki, bu yarbay, asker ticareti yapı­yordu. Istra, daçalardan* oluşan bir sayfiye evleri bölgesidir ve Bo­ronenkov, askerlerini yakındaki arazi sahiplerine ucuz emek gücü olarak satıyordu. Askerler sadece karın tokluğuna çalışıyorlardı; üc­retleri doğrudan komutana gidiyordu. Bu para kazanma düzeneği hiçbir biçimde kendine özgü bir durum değildi. Aslında son derece yaygın bir uygulamaydı: askerler, askerlik görevleri süresince zengin insanlara, ücretsiz işçi olarak -yani, köle olarak- 'satılırlar'. Subaylar, bu karşılığı ödenmemiş emeği, 'faydalı' olduklarını düşündükleri in­sanlarla bir trampa aracı olarak kullanırlar. Eğer bir subay arabasını tamir ettirmek istiyorsa ve hiç parası yoksa, araba tamir merkezine beraberinde birkaç askeri götürür. Bu askerler orada merkezin ihti­yaç duyduğu sürece çalışırlar ve bunun karşılığında subay, arabası­nı tamir ettirmiş olur. 2002 yılının Haziran ayı sonlarında, köle olarak satılma sırası, yeni askere alınmış olan Dimitriy Kiselev'e gelmişti. Er Kiselev, lst­ra Bölgesi'ndeki Mir Bahçecilik Birliği'nin bir üyesi olan Bay Kara­butov'a bir ev inşa etmek üzere gönderildi. Dimitriy başlangıçta bir ev inşa ediyordu, ancak daha sonra, o ve diğer yedi askere bütün arazi boyunca derin bir hendek kazmaları için ihtiyaç duyuldu. 2 Temmuz'da akşam saat 7'de iki kenarı birden çöken hendek, top­rak altında boğularak ölen, Dimitriy'in de aralarında yer aldığı üç gence mezar oldu. Anne babası Yarbay Boronenkov'un yargılanma­sını sağlamaya çalıştılarsa da, o kendisini bu işten kurnazca sıyırmayı bildi. Pek çok 'hatırlı' insan tanıyordu. Dimitriy, Kiselev'lerin tek oğluydu.Bu olay da büyük ölçüde 54 asker vakasına benzer biçimde ele alındı. Bütün çalışan­lan fiilen, olayın yaşandığı askeri birliğin komutanının emirlerine tabi olan garnizon sav­cılığı tarafından bir soruşturma açıldı. Savcılık makamı subaylan yine akladı. Askerlerin, genellikle küçük rütbeli subayları tarafından özellikle tarım işlerinde ve inşaat işlerinde çalışmak üzere ucuz işçiler olarak yasadışı biçimde 'saıılmalan' ve 'kiralanmalan' Rus­ya'da sıkça görülen bir uygulamadır. Ödeme genellikle anlaşmada oynadıkları rol nede­niyle subaylann cebine gider. Askerlere yiyecek, sigara ve gecelik yatacak yer temin edil­mesi dışında ödeme yapılması çok ender görülen bir dunımdur. Kimi zaman askerlere hiçbir şey verilmez. Eğer subay ve işveren iyi insanlarsa askerler birliklerinden, bir süre­liğine, sadece ordunun dışında bir yerlerde daha düzgün biçimde beslenebilmeleri için gönderilirler.
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.