1925-1935 arası kaleme alınmış , bazıları dergi/gazetelerde paylaşılmış 3 kısım 16 hikayeden oluşan bir eser. Yazarın önsözü, günümüzde kendine ''ben yazarım'' diyen şahısların %90 ını utandıracak kadar güzel. Eleştiri tarzında olan önsözü ile yazar bizlerden yani okurlarından özür diliyor bir nevi, iyi olduğu kadar kötü hikayeleri olduğunu bunları da ayırmak için bize bıraktığından dolayı.
Dili, kalemi akıcı, zorlamayan ve naif. Sabahattin Ali benim gözümde kırılgan ,yumuşak huylu, yumuşak sesli ,insanı yormayan bir yapıya sahipmiş izlenimi veriyor. Bundan dolayı eserlerini okurken incitmeden okumaya çalışıyorum.
Kitabında ki eserlerini kabataslak dile getirecek olursam eğer yaşadığı zamanda ki insanları izlemek , onlar hakkında bilgi sahibi olmasam da kendimce tahmin etmek isterdim. Hangi hikayesinde nasıl bir kişinin çıkacağını tahmin edemiyorsun. Bazen kabadayı iken bazen minik bir kırlangıç...
Her seferinde şaşırtan hikayeleri ile beni o zamanlarda yaşatmaya devam ediyor. Teşekkür ederim değerli kalemini bizimle paylaştığın için, özür dilerim hak ettiğin değeri bulamadığın için.