Gönderi

Hallaç'ın bir köpekle gelip yemek almak için sıraya girmesi insanları tedirgin etmişti. Kimileri " bu köpek de nereden çıkti? " diye kızarken Hallaç'ın da yemek sırası gelmişti.kazanın yaklaşınca dolgun yüzlü göbekli geniş sarı da aşçı " bu yanındaki de ne ?" dedi kızarak. Hallaç oldukça sakindi "köpek olduğunu görmüyor musun " dedi aşçıya. "Görüyorum görmesine de" dedi aşçı." Yemeği insanlara dağıtıyoruz hayvanlara değil" bu sırada tartışmayı duyan esnaftan bazı meraklılar da onların etrafında toplanmışlardı. "Ben de zaten kendim için istiyorum" dedi hallaç. aşçı sözü daha fazla uzatmadı bir tabağa biraz et diğer tabağı birkaç kepçe çorba koyup ona uzattı. Hallaç yemeğini alarak dükkanlardan birinin önünde oturdu.Tabaktaki etleri herkesin şaşkın bakışları altında köpeğe verip kendisi de çorbayi içmeye başladı. Herkes şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemiyordu. Meraklı bir esnaf "Hallaç" dedi. Neden eti kendin yemedin? Hallaç oturduğu yerden doğrulup o meşhur ve vaazlarindan birini yaptı. "Gördüğünüz hiçbir şey aslında gördüğünüz gibi değildir. Zahir gözüyle göremediğinizi kalp gözüyle görebilirsiniz. Yanımdaki hayvan size sokak köpeği gibi görünebilir. Ama işin esası öyle değildir.Gerçekte o benim mevsimdir ama siz bunun farkında değilsiniz. Ben nefsimi kalbimden söküp attım ve ona tasma vurdum. Siz ise nefsiniz olan köpeği hala içinizde taşıyorsunuz. Bunun da farkında değilsiniz.Dünya gailesinden vakit bulabilirseniz birazcık olsun kendinizi kim olduğunuzu nereden nereye gittiğinizi düşünün" diyerek kalkıp sessizce köpeğiyle birlikte oradan uzaklaştı.
Sayfa 406Kitabı okudu
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.