Gönderi

Çünkü ney, yetiştiği kamışlıktan kesilip ayrılmış, göğsüne ateşle delikler açılmış, başına ve ayağına hatta boğumları arasına madenî halkalar ve teller takılmış, koparıldığı yerdeki rutubetten mahrum kalmış, bundan dolayı kupkuru ve sapsarı kesilmiştir. İçerisi tamamıyla boştur. Ancak neyzenin nefesiyle dolar. Kendi başına kalırsa ne sesi çıkar, ne sadası. Vazifesi, neyzenin dudaklarıyla parmaklarına alet, onun istediği nağmelerin zuhuruna vasıta olmaktır. Hazret-i Mevlâna, diğer bir rubaisinde, بشنو تو ز نی چها چها می گوید اسرار نـهفت کبریا مو گوید رخ زرد و درون تـهی و سر داده به باد بی نطق زبان خدا خدا می گوید Be'şnev tu zi ney çihâ çihâ mî-güyed Esrâr-i nohoft-i Kıbriyâ mî-güyed Roh zerd u derun tehi vu ser dâde be bâd Bi-nutk u zebân Hudâ Hudâ mî-güyed Yani "Neyi dinle ki neler neler söylüyor Allah'ın gizli sırlarını tekellüm ediyor Yüzü sararmış, içi boşalmış, başı kesilmiş yahut neyzenin nefesine terkedilmiş olduğu hâlde dilsiz ve kelamsız, Huda, Huda diyor." buyurmuştur.
Sayfa 100 - Delhiz Kitaplar ☪ Eylül 2008 - Yazar Tahirü'l-Mevlevi - Hazırlayanlar Prof.Dr Ali Güzelyüz - Doç.Dr Mehmet Atalay - Kadir TurgutKitabı okudu
··
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.