Gönderi

769 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
KENDİ ÖZÜNE YÜZ ÇEVİRMİŞ BİR TOPLUM İÇİN PRENS MIŞKİN BU GÜNAHIN KEFFARETİ OLABİLİR MİYDİ! Cennetin Krallığı filminde Şövalye Selahaddin’e şöyle sorar: -“Kudüs’ün değeri nedir?” Selahaddin’in cevabı ise: -“Hiç, tekrar döner, Her şey.” Dostoyevski içinde Rusya böyledir. İçini boşaltırsan bir hiç, içine “İsa” yı katarsan yani tüm Rusya’yı katarsan her şey”. ... Bir roman yaz, içinde aşkı da anlat, Rusya’ yı da anlat, bunun yanında insanlardaki çelişkileri, acıları, kıskançlıkları, sevmeleri, ihtirasları ustaca anlat, bize buna şahit kıl. Dostoyevski okumak tam bir delilik ve aslında gerçekliğe şahitlik. Hakikati görmek istiyorsan bu cesareti göze almalısın. Bu kitapta Dotoyevski’nin Rusya ile ilgili  anlattıkları benim özellikle dikkatimi çekti. Anlamların yerinden oynadığı bu karmaşada “Neyi nasıl yanlış yapıyoruz”u güzel anlatmış. Düşüncelerin ve kavramların çarpıtılmasından bahseder 3. Bölümde Dostoyevski. Rusya’daki yeni zamanın insanlarıyla ilgili eleştirilerini de bu bağlamda derinleştirir. Yevgeny Pavloviç karakterinin ağzından Liberalizm’den nefret etmediğini Rus liberallerinden rahatsızlığını dile getirir.”Rus liberalleri, Rus liberali değil, Rus olmayan liberallerdir.” Bunu daha da açar. “Liberalizm, eşyanın var olan düzenine şiddetli bir saldırıdan başka bir şey değildir ama Rus liberalizminin eşyanın düzenine değil eşyanın kendisine, özüne bir saldırıdır.”der. Yani kendi vatanından, özünden nefret etmeleri ve bu nefreti de en yararlı liberalizm olarak gördüklerini söyler.Bu  bize tanıdık gelmediyse şunu kesinlikle tanıyacağız. ” Bizde elinden iş gelir, pratik adam yok diye yakınılır hep.”der ve ekler Politikacı general yönetici vardır,sürüsüne bereket. ... Bir yerde de “Rusya’dan başka her şeyi bilen en üst düzey yöneticilerden biriydi.”cümlesi geçer.  Peki Rusya nedir ona göre. İsa’dır. Tanrıdır. Bunu da şu satırlarda okuyoruz. Kendisini evlatlık alıp yetiştiren babasının katolilk oluşuna hayretini dile getiren Prens’e içlerinden biri şöyle der:”İlahiyatla ilgili şeyler öyle değil mi?” Prens ise “ Yanlışımızda zaten bunun tek ilahiyatla ilgili olduğunu sanmamızdan kaynaklanıyor.” der. Bunu tekrar Rusya ya bağlar. Bir Rus’un çok kolay ateist olabileceğini,zira onun vatan hasreti çekip manevi acılar içinde susuz kalışına bağlar. “Öz toprağından vazgeçen,Tanrıdan vazgeçer” der. Dostoyevski’nin insanı bir ideali olan ve buna hayatını adayan "zavallı şövalye" midir? Saflığın, dürüstlüğün, içtenliğin timsali, etreftakilerin “budala” dedikleri Prens mi, Dostoyevski’nin insanı! Karamazov Kardeşleri henüz okumadım ama burada yarım kalan orada tamamlanıyor herhalde en azından burada bir şeyler eksik..  Lıza Knapp önsözde çok güzel söylemiş bunu. “Budala’da yok olan “buğday tanesi” Karamazov Kardesler’de ürün verir.” 
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 201925,4bin okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.