Gönderi

Fâtih’in İstanbul’u aldığında “ben Truva’nın intikamını aldım” demesi nasıl binlerce yıllık bir anadolu - Bizans hesaplaşmasının ifade-siyse, yeni truva oyunu sonrasında iç coğrafya ve kültüre; ve doğallıkla tarihe başvurmak bir yeni gelecek kurgusu olamaz mıydı? orta asya, horasan, Kafkaslar, ortadoğu, Kırım ve onlarla mütemmim olan her şey yeniden tıpkı Kemal’in yaptığı gibi çağdaş ihtiyaçlara binaen ve çağdaş formla siyasî ve toplumsal birliğimiz için, mümkün olabilecek direncimiz için örgülenemez, örgütlenemez miydi? İcad edilmiş bir hedefe koşturulamaz mıydı? Tûrancılık en geniş anlamıyla bunun bir yansımasıdır.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.