Küçük köylü Mustafa henüz sekiz yaşında idi. Babası onu
Yalova’ya bir çiftliğe yetmiş beş kuruş haftalıkla yanaşma vermişti. Vazifesi sığırtmaçlıktı. Bir gün sığırlarını alıp dağa çıktı,
ağır ağır Balaban deresinin yolunu tuttu. Hava biraz serindi.
Sığırlar ısınmak için sağa sola kaçışmağa başlayınca, arkadaşı
Çoban Ahmet’i bir telâştır aldı.