Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
DALGANIN RİTMİ
Bugün günlerden Çarşamba, yarın Perşembe. Bir dalga vuruyor sahile düzenli aralıklarla. Dalgalarda usta bir yazarın dokunuşları gibi bir ahenk var. Sahile bir şey olmuyor sular vurdukça veya oluyorsa da ne olduğu önemli değil. Dalganın düzenli ve dinlendirici sesi kalıyor sadece kulaklarda. Ölmek en iyi dinlenme şeklidir, dalganın biteceğinin farkında ve umurunda olmadan! Edebiyat dünyasında önemli yapıtlarda bir erkek ağırlığı göze batar belirgin şekilde. Elbette bunun farklı edebi türlerde istisnaları vardır. Ama hem edebiyat teorisi, hem farklı biçemsel denemeler, hem de öykü yönüyle edebiyata vurulan kadın imzası Virgina Woolf’a aittir sanırım. Bu nedenle 3. Woolf okumamı yapmış bulunuyorum, diğerleri rafta sırasını bekliyor. İlk okuduğum Mrs. Dalloway , ikincisi ise öyküler kitabıydı. Okuma zorluğuna sıkça vurgu yapılan bu kitapta en belirgin olan neydi peki? Tek kelimeyle ritim! Edebiyat dersi verecek kadar belirgin bir şekilde ritim ustalığı baştan sona göze çarpıyordu. Kitabı okumadan önce herhangi bir incelemeye göz atmadan kitabın beni nereye götüreceğini görmek istedim. Kitapta 6 çocukluk arkadaşının hayat yolculuğu beraber işleniyor. Bu 6 arkadaşın kimler olduğu hatta hangilerinin kız ismi hangilerinin erkek ismi olduğuna bile dikkat etmedim. Kitabın sonunda yazar bu 6 karakterden hangisi olduğunu bilmediğini söyleyerek bu belirsizliğe vurgu yapsa da, karakterler arasındaki anlatı geçişleri rahatsız etmedi beni. Bunları birbirinden ayırmaya da çalışmadım bu yüzden. Hayat bu 6 karakterin etrafında akmaya devam ederken yazar bütün detayları anlatsa bile bunların ne kadar gereksiz olduğuna ve ilgilenmediğine de vurgu yapar aslında. O ilgili değilse ben karakterlerin hayatını neden merak edeyim ki! Ben hep o dalga sesini aradım kelimeler arasında… Her bölüm başında güneşin doğuşu ve batışıyla başlayan ikişer sayfalık şiirsel anlatım ayrı bir lezzet katmıştı kitaba. Her bölümde bu güneşle başlayan anlatım kitap boyunca devam eden dalgalarla finalde bir araya gelerek ritmini tamamlar. Özellikle ilk bölümdeki başlangıç için şöyle bir not almışım: “Ne zaman kelimelerim tükense geri dönüp dilimin çözülmesini istediğimde tekrar tekrar okumam gereken bir giriş bu.” Yazar, satır aralarında kendi öykü ve şiir anlayışına dair notlar aktarırken, “Yazarken ritim en başta gelen özelliktir,” diyor. Peki yazar bu iki ayrı sembolü finalde buluşturmanın dışında ritim için neler yapar başka? 1. Bugün pazartesi der önce, bunu açar anlatır. Birkaç paragraf sonra pazartesi, salıyı birlikte işler. Yine anlatır, anlatır. Çarşambayı ekler bu ritme. Dalgalar sahile vurmaya devam etmektedir. Sayfalar sonra Perşembe gelir satırların arasına. Anlarsınız ki ritim dersi devam ediyor. 2. Belli olayları düzenli aralıklarla hatırlatır bizlere (Bahçe sahnesi, restaurant, Percival’in gelişi). Bu tekrara düşmek değil aksine bir beklenti oluşturur okurda. 3. Aylara ve zamana vurgu yapar belirli aralıklarla. Hayat akıp gitmektedir, tüm karakterler için ayrı bir yol vardır. Kimi ölür, sağ kalır bazısı. Ölen belki kalmak isterdi, belki kalan ölmek… 4. Tık tık tık gibi ikilemeler kullanarak. (Bir tek dalganın gerçek sesiydi eksik kalan…) Bunların dışında yazarın kullanmış olduğu benzetmelerden bahsetmezsek eksik bir yazı olacağını düşünüyorum. Satır aralarında notlar alıp biriktirdiğinden de bahsederken bu emeğinin satır aralarına nasıl serpiştirildiğinden bahsetmek isterim. - “Hala doymamış küçük bir kuş gibi ağzımı açık tutuyorum - Bir çavlanın üstünden usulca kayan bir kütük gibiyim. - Çok yaşlı bir meşe direğin odunun içinde yüyerek yolunu bulan bir kurt gibiyim. - Muhteşem bir hayvanın yan tarafındaki bir kabuk muşuz gibi, - Şimdi bu kokunun ve görkemli ısıtıcının içinde dolanmış yaprakları açılan bir eğrelti otu gibi…” Daha fazlası da vardı ama sıkmamak için alıntı olarak da paylaştığım şu benzetmeyi yazmasam olmaz! “Alay bandosunun peşi sıra yol boyunca tırıs giden, ansızın bir ağaç gövdesini, kahverengi bir lekeyi koklamak için duran, derken kırma bir sokak köpeğinin peşinden karşıya bir koşu tutturan, sonra da kasaptan gelen büyüleyici et kokusunu koklarken bir patisi havada kalan küçük bir köpek gibiyim.” Bu benzetmeyi yazabilmek için nasıl bir gözlem yaptığını merak ettim gerçekten… Son olarak sondan bahsetmeliyim, hayır kitabın değil, yazarın sonundan. Son cümlesinde ölüme meydan okuyan yazar, şöyle seslenir kitabın içinden bizlere: “Yenilmeden ve boyun eğmeden, kendimi sana doğru savuracağım, Ey Ölüm!” Bu ilk dalgadır. Satır aralarında “öldüğümü varsayalım,” der. “Size kesinlikle söyleyebilirim ki, bu, isteğim dışında olmayacak.” S.172. Bu ikinci dalgadır. Sonra bu ölümün nasıl olacağını da söyler bize detaylarıyla. “Dalgalı suların üstünde gideceğim ve beni kurtaracak kimse olmaksızın batacağım.” S. 134. Bu da son dalgadır. Sonra dalga sesleri kesilir birden, duyulmaz olur. youtu.be/0pwjnLMpE28 Ha! Bir de ritmi yakalamak için fonda dalga sesleri dinledim yazarken, aylardan aralık, günlerden Çarşamba… İncelemenin tam metni için, kitaphaber.com.tr/dalganin-ritmi-...
Dalgalar
DalgalarVirginia Woolf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,063 okunma
··
4.563 görüntüleme
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Hayatın ritmini yakinen hissedebilmek yoruyor mu sonunda insanı acaba,Neyi bulsan hep bir şeyler eksik..Ölerek dinlenebileceğini düşünüp başka bir yerde belki de yeniden ritme dahil olabilmeyi düşlemiştir yazarımız.. Resul hocam incelemen oldukça dinlendirici:) Ölmekte benzer bir duyguysa gelsin burdayız.. Zira yorgunuz:)
Resul Bulama okurunun profil resmi
Hocam öncelikle mesajı almışsınız. Anlatmak istediğim, yorgunluk, ritim ve dinlenmeydi. Ama final kısmına karşıyız :) Evet yorgunluklar var, hayatın her yerinde. Bugün ve yarın da olacaklar. Ama yaşama kendi eliyle son vermek bir kaçış ve edebiyat dünyasında çok sık. Kaçan kaçana... Yorgunluklar karşısında önerimiz dalgaları dinlemek :)
2 sonraki yanıtı göster
Emin K. okurunun profil resmi
Günlerden cumartesi, yani metni okuduğum ancak yorgun zihnimin kelimeleri çağırmakta başarılı olamadığı günün ertesi... Okuyunca gelen güzel bir tadı algılamış olmanın coşkun hazzını bir nebze yitirmiş olsam da zihnim ve kelimelerim daha dinç an itibariyle. Bu güzel incelemeyle 5-6 sene evvelki 'dalgaların ritmi'ni hatırladım. Anlamakta zorlandığım bir eserdi. Çünkü bilinç akışının bu denli kullanıldığı bir eser daha öncesinde okumamıştım. Yazar, zihnindekileri ortaya döküyordu, anlaşılmak bir kenarda dursun der gibi. Muğlak karakter geçişleri o kadar yumuşaktı ki düşleyenin, düşündekini ortaya dökenin dahi birbirine karıştırdığını, seçemediğini düşünmek çok normaldi. 2 yıl içinde 3 defa yazılmış, lirik gücü yüksek kendi ritmi olan ciddi bir eser var karşımızda. Yazarının ritim arayışı nedeniyle yüksek sesle okuyarak düzelterek yazdığı bu eserin bazı paragraflarını bilinçsizce yüksek sesle defalarca okumuştum ben de :) Bazı paragrafları anlamak için bazı paragrafları da ritminden-dilinden keyif aldığım için. Bu yüzden de kitabı uzun sürede okuyabilmiştim hem böyle zor bir eserle ilk defa karşılaştığımdan hem de güzel bir ritmi olduğundan. Çok enteresan bir tat kalmıştı bende. Bu incelemenin de lezzetli bir tadı var. Kitabın o belirgin yanını hissettiriyor. Deneyiminizi bizlere güzel bir biçimde sunmuşsunuz, emeğinize sağlık Resul Hocam.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Cumartesi mi olmuş bugün, ne kadar çabuk geçiyor zaman? Dalgalar hala sahile vurmaya devam ediyor. Bir dostu beraberinde getirmiş bize. Sahile vurması boşuna değil... Hayat akıp gitmeye devam ediyor, yazar önemsememiş bunu. Bütün detaylar hakkında aklından ne geçiyorsa yazmış. Yazmış ki, hiç biri umurumda değil der gibi... Geride bir ritim, bir şiir, bir anlatı kalmış sadece, ne anlatıldığı o kadar da önemli olmayan. Bir de karakterler arası geçişten bahsetmişsiniz ya hocam. Burada ısrarla kullandığı "dedi" kalıbıyla geçişler var. Bazı yazarlar bu geçişi rahatsız edici bulabiliyor. Ama Stephen King de özellikle tavsiye ediyordu bunu. Burada son derece yerinde ve akıcı kullanıldığına şahit olduk. Geçişler rahatsız etmeden ve karakterler karışmadan. Zaten yazarın zihninde yeteri kadar karışıktı çünkü... Değerli yorumunuz ve detaylı katkınız için teşekkürlerimle...
Bu yorum görüntülenemiyor
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Hocam enfes tek kelimeyle, kaleminize sağlık.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Fatma hanım. En kısa sürede sağlığınıza kavuşmanız temennisiyle...
2 sonraki yanıtı göster
Betül Havva okurunun profil resmi
Benim zorlanıp yarım bıraktığım bir kitaptı. Bu dalgaların ritmini duymak için daha zaman var sanırım. İncelemeniz çok güzel. Ellerinize sağlık. :)
Resul Bulama okurunun profil resmi
İlk 30 sayfada ben de zorlandım karakterleri tanımaya çalışırken. Sonra ne olduğunun çok da önemli olmadığını, yazarın da bununla ilgili olmadığını düşününce ritme kulak verdim. Övgü olsun diye değil gerçek bir ritim ustalığı olduğunu düşünüyorum. Değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar :)
1 sonraki yanıtı göster
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
Aylardan Aralık, günlerden Perşembe... Dalga sesleri eşliğinde incelemeyi okudum. Aklımda kalan cümle; "En iyi dinlenme şekli ölümdür.." Zibil gibi yorgun varken her yerde, ben de en başta... Aklımda kaldı:) Her ne kadar C. Dıckens ironisini göremesek de bu incelemede, Kaleminize sağlık efenim...
Resul Bulama okurunun profil resmi
Ölüm dururken hikayenin sonunda ironiye mani olması ihtimal dahilindedir... Aylardan Aralık hala, yarın cuma. Hayat devam ediyor. Yolculuk zamanı...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.