Gönderi

198 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ebru ve Nuri Bilge Ceylan çiftini çok beğenirim. Bütün filmleri beni etkilemiştir; özellikle “Kasaba”nın bende yarattığı o tanıdık, sıkıntılı hissi unutamam. Sürekli tayinlerle Anadolu’nun değişik kasabaları arasında dolaşarak geçti çocukluğum ve Ceylan çiftinin anlattığı o hareketsiz, tekdüze, boğucu; ama bir o kadar da samimi kasaba ortamı bana hep o “köksüz” çocukluğumu hatırlatır. Ercan Kesal adını rol aldığı Nuri Bilge Ceylan filmleri ile duymuştum,“Bir Zamanlar Anadolu”da filminin de senaristlerinden biri kendisi. Ama doktor olduğundan haberim yoktu. Bu kitabını, kitapçılarda sürekli “popüler” kitaplar arasında sergilenmesinden olsa gerek, uzun zaman bilinçli olarak gözardı ettim. Bu soğuk kış günü biraz da küçük öykülerle nefes alayım diye aldım elime. Fena da olmadı. “Peri Gazozu” 30 kısa hikayeden oluşan bir anı kitabı; bir nevi günlük formatında ilerliyor. Ercan Kesal çocukluk anıları ile Anadolu’nun küçük kasabalarında geçen doktorluk anılarını harmanlayıp kısa pasajlar halinde sunmuş okuyucuya. Her anı demetini de kendi bir-iki cümlelik mesajı ile sonlandırmış. Akıcı, kolay okunan, tanıdık yaşanmışlıklar bunlar. “Tanıdık” diyorum, zira Ercan Kesal’in anlattığı bir çok anı bizim ya da sevdiklerimizin başına gelse dehşete kapılacağımız cinsten ama, “bizden başkaları”nın başına böyle işler gelmesine alışığız uzun süredir. Darbe dönemlerinde idamlar, işkenceler, yargısız infazlar nasıl kanıksandı ise günümüzde de liyakatsizlik, beceriksizlik, yalan, cehalet, sefalet kaynaklı kayıpları kanıksadık. Çöplerin arasında ekmeğini arayan onbinlerin önünden geçip gidiyoruz her sabah, artık gözümüze görünmüyorlar. Çocuklarımızı üşümesinler diye kat kat sarmalarken, köşe başında ayakta duran çıplak ayaklı kızları da görmezden geliyoruz. Trafik ışıklarında camımıza yapışan küçücük çocukları, o sabileri, köşede bekleyen bıçkın patronlarından kurtarmak da gelmiyor elimizden. Tüm bunların “kamu görevi” olduğunu hatırlayıp yüce devletimizden çare beklemekten zaten vazgeçtik hanidir. Dolayısıyla, kanıksadık işte. Hepimizin suçu var bu çözümsüzlükte. "Belki de biricik mesele bu. Dünyanın bizimle birlikte kurulduğunu zannedip, kendimiz için sonsuz bir yaşam hayal etmek... Bu yüzden, bu kadar kalınlaştı derimiz. Bu yüzden dipsiz bir kuyuya dönmüş içimiz.” demiş Ercan Kesal. Katılıyorum. O dipsiz kuyudan silkinip çıkabilmemiz için, arada acı da verse, kafamızı kaldırabilme cesaretini gösterebilsek keşke… Ercan Kesal’in samimi bir dili var. Kısa kısa pasajlar bir müddet sonra tekrar havası yaratsa da okuyucuyu canlı tutmayı başarıyor bir şekilde. Ancak, sunuş yazısında dile getirdiği “sinemasal anlatım”ı yakalamış mı derseniz, bence hayır. Hoş, kısa anılar bunlar; ama sinematografik bir anlatım için gerekli mekan ve karakter betimlemelerinden ve dil zenginliğinden uzak. “Anlatmak” yerine “göstermek” için bence daha fazla uğraş gerekiyor.
Peri Gazozu
Peri GazozuErcan Kesal · İletişim Yayınevi · 20194,239 okunma
·
56 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Zaten kendisi de bir edebi deha olmadığını kabul ediyor ,yine de kimi kitaplarında enteresan noktalara parmak basıyor oluşu ile kayda değer bence. Duruşuyla, kimliğiyle güzel adam vesselam. Küf filmini çok beğenmiştim, çok...
AkilliBidik okurunun profil resmi
Küf filmini izlemedim, hemen ekleyelim listeye 😉
Büşra B. okurunun profil resmi
Nasipse Adayız kitabını da öneririm. Nefes almak istediğiniz zaman okunabilecek, güzel ironilerin olduğu bir kitap.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Teşekkürler; onu da ekledim hemen listeme...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.