Gönderi

352 syf.
8/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Adı Sevilendi, Oysa Hiç Sevilmedi
SEVİLEN-Toni MORRİSON ‘’Söylesene Stamp. Söyle bana bir zencinin daha ne kadarını kaldırması gerekiyor?’’ Bir anne neden bir testereyle, öz kızının boğazına tebessüm çizer ki?’’ Aslında hikayemiz ve özetimiz burada başlıyor. Amerikan iç savaşının yaşandığı dönemlerde çocuklarıyla birlikte özgürlük mücadelesi veren bir kadının öyküsü bu. Ama öte yandan sadece sevilmeyi bekleyen ve çabucak unutulup giden bir kızın hikayesi. Sethe, beyazlara ait bir çiftlik evinde çalışan siyahi bir kadındır. Yine çalıştıkları çiftlikte Halle adında bir siyahiyle evlenir ve ondan çocukları olur. Ancak gün gelip de çiftlikteki bir öğretmen yüzünden işler ters gidince, kaçmak zorunda kalırlar. Kaçtığı sırada karnındaki kızını bir kayıkta doğurmaya mecbur kalır. Diğer iki erkek çocuğunu bir daha göremez. Bir kızını ise sırf beyazların eline düşüp, köle olarak yaşamaması için bebekken boğazını kesip öldürmeye çalışır. Ancak yeni kurdukları hayatta bu bebeğin ruhu veya kanlı canlı diri hali onu ve diğer kızı Denver’ı rahat bırakmayacaktır. Belki de sadece sevilmek için onları ziyarete gelecektir. Roman hakkında genel fikirlerimi açıklayacak olursam. Öncelikle karakterler başta çok karışık geliyor. Karakterler, olaya sırasıyla teker teker değil de hepsi birden dahil oldukları için başlarda kim kimin nesi çok fazla anlayamadım. Bu yüzden hikâyenin başları da kopuk gibi geldi bana. Her ne kadar kopukluk olsa da hikâyede verdiği bazı örnekler ve detaylar bize o eskilerde yaşadığımız sıcak anıları hatırlatmayı başarıyor. Örneğin, hikâyenin bir yerinde Sethe, elinin yanmaması için, parmağını ıslatıp, sobanın kapağını öyle açıyor. Burayı okuduğumda, aslında annelerimizin veya ninelerimizin her zaman yaptığı bu hareketi ne kadar çabuk unutmuş olduğumuzu fark ettim. Bu romanda yine insan bedenin nasıl bir mal olarak görüldüğünü güzel dokunuşlarla anlatıyor. Bunun yanı sıra özellikle ilk başlarda cinsellikle ilgili anlatımlarda yer alıyor ama bunu okuyucuyu hiç rahatsız etmeden ve göze çarptırmadan hikâyenin işleyişi içinde yumuşak bir şekilde araya dokuyor. Romanda genel olarak dilin çok akıcı olduğunu söyleyemem. Bunda hem hikâyenin geçmiş ve anlatılan zaman arasında git gel yapmasının hem de çevirinin etkisinin olduğunu düşünüyorum. Bu kitapta yeni öğrendiğim veya ilk defa duyduğum hiçbir olmadı. Olmuşsa bile bir elin parmaklarını geçmez. Türkçeye çeviren Püren Özgören’in orta seviye bir iş çıkardığını düşünüyorum. Uzun süreli soluk almadan okuma olayını bu romanda pek yaşayamadım. Bunun bir sebebi ise romanın belli bir akış ritmini kazanamaması. Çünkü henüz bölüm bile değişmeden bir paragraftan diğerine geçerken aniden geçmişten bahsettiğini görüyoruz. Sonra olayların geçmişte olduğunu zannederken birde bakıyoruz yaşanılan zamanı anlatıyor. Bu tabii yazarın kendine özgü olayı yaratma biçimi. Aynı zamanda kullandığı bir teknik. Belki kimileri bunu çok sevebilir ama yine de ben okurken akıcılığı yitirdiğini düşünüyorum. Bununla birlikte romanın ikinci ve üçüncü bölümlerinde olaylar çok daha akıcı oluyor ve anlaşılır bir biçim kazanıyor. Ama tabi bunlar kitabın yarısını çoktan geçtikten sonra oluyor. Eğer başlarda sıkılıp bırakırsanız ikinci bölümü okumadan bunu yapmamanızı öneririm. Çünkü en sonda kesinlikle okunmaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorsunuz. Benim eleştirdiğim nokta ağırlıklı olarak kurgu ve anlatım dili hakkında olsa da öte yandan kitabın konusu, hikayesi ve bize verdiği mesajlar oldukça sağlam ve asıl bunlar bir kitabı okunmaya değer kılıyor. Sonlara doğru olayların akıcılık kazanması ile birlikte, verilen duygu bize biraz daha geçmeye başlıyor ve bizi daha çok etkisi altına alıyor. Uğur İbiş
Sevilen
SevilenToni Morrison · Sel Yayınevi · 20231,465 okunma
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.