Gönderi

Amellerin imanın rüknü olarak kabul edilmemesi, Allah'ın nimetinin genişliğine bir vurgu olmakla birlikte Ehl-i sünnetin şiarı olarak kabul edilen ehi-i kıbleyi tekfir etmeme düsturuna da uygundur. Hâlbuki amelleri/ibadetleri imanın rüknü olarak gören Mutezileye göre günah işleyen doğrudan kâfir olmasa bile imandan çıkar. Kendilerinin “el-menzile beyne'l menzileteyn” olarak tabir ettikleri iman ile küfür arasındaki bir halde bekler. Ölmeden önce günahlarından tövbe etmezse cehennemde ebedi azaba mahküm olur. Hariciler de ibadetleri terk edenin, yani günah işleyenin doğrudan dinden çıktığını ve ebedi cehennemde kalacağını iddia etmişlerdir.!100 Bu bün imanın tarifi ve ona ait rükünlere bakışı açısından modem Haricilik olarak tarif edilebilecek Vehhâbiler de şirkten kurtulup muvahhid mümin olmak için kalbin tasdikini ve dilin ikrarını yeterli görmemişlerdir. Amelleri imanın hakikatine dâhil edip'101iman dairesini oldukça daraltarak, asırlardır Müslümanların şirke ve dolayısıyla küfre düştüklerini iddia etmektedirler."102Amelleri imanın bir parçası kabul edenlerin iman görüşü, ilahi rahmet dairesini daraltmaya çıkmaktadır.Bu görüş ayrıca Ehl-i Sünnetin Müsküman olduğunu beyan eden kıble ehlini tekfir etmeme düsturuna 103 ters düşmektedir.
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.