Dudaklarını, dudaklarının belli belirsiz kıpırdayışını hatırlıyorum. En çok da sanki ağır çekimmiş gibi açılıp kapandıklarını hatırlıyorum. Sanki her kelimenin içeride, organlardan meydana gelen ılık ve kırmızı bir yerde oluşması yıllar alıyor, sonra büyük bir hızla, tatlılıkla kelime ortaya dökülüveriyordu. Yanaklarını hatırlıyorum, alev alev yanan.