Gönderi

Mutfak penceresinden Praça do Comercio’nun aşağısındaki terasta oturan insanlara baktı. “İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler kaydediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar.” Başını iki yana salladı. “Sorun ölümün soyut bir şey olmamasında. O yanımızda, hemen köşede bekliyor. Bir gün iyisin, yaşam yolunda yarı uykulu yürüyorsun ve doktor gelip öleceğini söylüyor. O anda kâbus aniden tahammül edilemez hale geliyor ve böylece uyanıyoruz.
··
61 görüntüleme
Selçuk Şakır okurunun profil resmi
“Sana da böyle mi oldu, Baba?” Manuel masadan kalktı, kâseyi lavaboya bıraktı ve temizlemek için musluğu açtı. "Evet,” dedi, musluğu kapattı ve yerine oturdu. “Son anlarımı yaşayabilmek için uyandım.” Lavaboya baktı. “Hayatımın şu lavabodan akan su gibi akıp gittiğini görmek için uyandım.”
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.