Kendimizi kanıtlama ve dünyada bir iz bırakma güdüsünün en şiddetli olduğu dönem, yirmiyle kırk beş yaş arasıdır. Ama çoğu kez kırklı yaşların ortalarında ya da ellili yaşların başlarında yaşamın sınırlı olduğu ciddi olarak fark edildiği için, insanlar genellikle hedeflerini yeniden değerlendirir. Ölümlülüğün kabulüyle birlikte, neyin gerçekten önemli olduğu tekrar düşünülür.
Daha tatmın edici geçim yolları bulmaya çalışan -ya da işlerini kaybettikleri için, başka çareleri olmayan- meslek sahiplerine danışmanlık yapan Stephen Rosen, “Ömürlerinin ortasına geldiklerinde, keşke bir sosyal hizmet işi yapıyor ya da restoran işletiyor olsaydım,” diyenler arasında, milyon dolarlık ücretler alan pek çok şirket yöneticisi ve avukat vardır,” diyor.