Gönderi

Dervişe Seyahat Gerek Dervişler neden seyahat ederler? Bir derviş yolculukta neler öğrenir? Yolculuk hangi durumlarda haram olur? Mevlânâ'nın Mesnevi'sine yazdığı şerhle tanınan İsmail Ankaravî'den aldığımız parça bu sorulara cevap veriyor. Resul-i ekrem efendimiz "Seyahat edin, sağlığınıza kavuşun, ganimet elde edin" buyurmuştur. Bu hadisin şerhinde şöyle denilmiştir: "Dıştaki hareketle bedenlerinizi sağlığa kavuşturun, içteki hareketle de ibret alarak dininizi sağlamlaştırın. Yolculuk esnasında sohbet ettiğiniz şeyhlerin bilgisinden yararlanarak fazilet ve ilim ganimetini toplayın." Bu hadiste geçen yolculuktan murat, şeyhlerin hizmetinde bulunmak için yapılan yolculuktur. Onun için Mesnevinin üçüncü cildinde Hazreti Mevlana, Dakûkî hikâyesini saliklerin bu yolculuğu bilmeleri, sefer ve seyahatten maksadın tarikatımızda ne olduğunu anlaması için yeterince anlatmıştır. Bir dervişin kâmil şeyhi yoksa, marifet semasının yıldızları ve hakikat bahçesinin gülü olan felaha ermişlerin yanına gitmeli, onlardan suluk ilmini ve dervişlik âdabını öğrenmelidir. Onun için büyük şeyhler "Felaha kavuşturan birini bulmayan, hiçbir zaman iflah olmaz" demişlerdir. Demek ki salik, başlangıçta "İlmi Çin'de de olsa arayınız" hadisi uyarınca ledün ilminin madeni olan azizleri aramalıdır. Çin'den maksat, yakın ehli ve temkin sahiplerinin varlığıdır, ilimlerin bulunduğu yerdir. Talip böyle rabbani bir mürşit ve Yezdanî bir vesile için vatanından ayrılıp yolculuğa çıkmalı, aramalıdır. Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten korunun. Ona yakın olmak için çare arayın. Onun yolunda cihat edin ki felaha eresiniz." Müfessirier bu ayette çareyi birkaç şekilde yorumlamıştır. Oysa muhakkıklar, çareden amacın Hak ile kul arasında vesile olan kâmil mürşit olduğunu söylemişlerdir. Yüce Allah bir ayette şöyle buyurmuştur: "Bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorunuz" Bu ayetler ve hadisler marifet madeni ve tarikat şahlan olan hakikat sahiplerini aramak için inmiştir. O hâlde talip bir arif ve uyanık bir âlim bulduğu zaman sefer veya seyahat ona haram olur. Ona iradet getirmesi, hizmet etmesi, ondan ilim, marifet, din, diyanet tahsil etmesi, tarikat adabını hakikat sırlarını öğrenmesi gerekir. "Âlim, öğrenci veya dinleyici ol; ama dördüncüsü olma, yoksa helâk olursun" hadisi uyarınca dinlemekle kendine gerekli olan din ilmini, tarikat edebini öğrenmelidir. Mürşit vefat ederse ya da nefsini kötülüklerden temizleyip marifet tahsil edip dinini diyanetini tamamladıktan sonra azizinden Kâbe-i mükerreme, Beytülmukaddes, Hazreti Pirin hankâhi veya bazı arif ve salih kimseleri ziyaret için izin istemelidir. Eğer can ü gönülden rıza verirse, buyurduğu gibi yolculuğa çıkmalıdır. Akrabalarını ziyaret etmesi gerekirse, ziyaret etmeli, gerekmiyorsa azizlerden ve ariflerden birinin ziyaretine gitmeli gittiği yollarda şehirlerde de Allah velilerini araştırmalı, yolculuğun faydalarından nasipsiz kalmamak için nerede bir himmet sahihi varsa onu araştırıp bulmalıdır. Çünkü seyahatten maksat ehlullahı bulmak, alimlere, ariflere, salihlere yakin olmaktır. [Mevlevilerin Yolu, Haz.: Mehmet Kanar, İst.. 2012) Mesnevi: Hiç durma; padişahların gölgesini ara bul O gölgede güneşten de iyi hale gel Sefere çıkarsan çık bu niyetle Oturuyorsan; bundan gafil olma yine
Sayfa 181Kitabı okudu
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.