Gönderi

Evden uzakta oluşumun ikinci yılında tesadüfen ona rastladım. Ona baktım, durdum ve nasıl olup da bir ilişkimiz olduğunu merak ettim; oysa beni bıraktığında kanım zehirlendi sanmıştım. İçimden onu silkmek, sokağın ortasında bütün giysilerimi çekip çıkararak "Bu vücudu hatırlıyor musun?" diye haykırmak geldi. Zaman bütün hisleri köreltir. İnsanlar unutur, sıkılır, yaşlanır, başını alıp gider. Tarihsel olarak söylemek gerekirse, aramızda zaten pek bir şey olmadığını söyledi. Ama tarih düğümlerle dolu bir sicimdir, yapabileceğiniz en iyi şey ona hayran kalmaktır ve belki de biraz daha düğümlemek. Tarih sallanacak bir hamak ve oynayacak bir oyundur. Bir kedi beşiği. O tür duyguların öldüğünü söyledi, vaktiyle bana duyduğu şeylerin. Ölü şeylerin belli bir baştan çıkarıcılığı vardır. Ölü olana kötü muamele edilebilir, onu değiştirir ve yeniden boyarsınız. Şikayet etmez. Sonra güldü ve belki de olup bitenleri zaten çok farklı gördüğümüzü ve benim gördüğüm şeklinin iyi bir hikaye oluşturacağını söyledi, onun görüşü sadece tarihti. Mektup saklamadığımı umut ettiğini söyledi, hiç anlamı olmayan şeylere bağlanıp kalmak saçmaydı. Sanki mektuplarla fotoğraflar işi daha gerçek, daha tehlikeli hale getiriyormuş gibi. Ona olup bitenleri hatırlamak için mektuplarına ihtiyacım olmadığını söyledim.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.