"Herkes savaşa gitme kararını kendi verseydi, hiç savaş olmazdı" Savaşlar! Koca koca meydanlarda, ülkelerin birbirine karşı düşman oluşu ve bu düşmanlık hasebi ile dökülen kan, çıkan göz, kopan kol ve bacaklar...bir taraf vatanı savunurken diğeri o vatana göz diken, benim toprağım bana yetmez burası da benim olacak diyen taraf.. Tolstoy'un beş yıl süren bu yazım serüveni, size zaman zaman barut kokuları içerisindeki savaş meydanlarına götürecek zaman zaman Rusya'nın ekabir takımının arasında davetlere katılmanızı sağlayacak.. . . 1807 ve 1812 yıllarında Rusya ve Fransa arasındaki savaş nehirlerin rengini kırmızıya boyarken, Anna Pavlona'nın evinde davetler müzikle ve danslarla devam ediyordu, arada da savaştan bahsediliyordu bu davetlerde, savaş şehirler için sadece arada konuşulacak bir mevzudan öteye gitmiyordu. Ama Napolyon Moskova'ya kadar geldi, Moskova yandı, zenginler şehri terketmek zorunda kaldı.. Bu tarihler arasında bir dönem barış imzalandı ama kopan onca kol ve bacak yerine gelmedi sonra yine savaş..... Tarihçiler, "o gün Napolyon'un uşağı ona yağmur geçirmeyen çizmelerini giydirseydi, Napolyon hasta olmasaydı" diye yazdı.... Ve Napolyon yüzlerce askerini donduran Rus soğuğuna ve savaşa terk edip kaçtı, ordunun çoğu savaştan değil donarak öldü.. Karakter sayısının bolluğu başlarda kafanızı karıştırsada okurken elinizden bırakamayacağınız bu kitapla içinizi burkacak bir okuma dönemi yaşatacak sizlere...

Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201921,4bin okunma

·

11 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

mihrunnisa ersöz