Vaktin birinde bir derviş gelip gönül ehli bir zâta sual etti;
‘Efendim’ dedi ‘bir insanın akıllı olduğunu nasıl anlarız?’
‘Konuşmasından.’ dedi o zât
‘Peki ya hiç konuşamazsa’
‘Henüz o kadar akıllısını görmedim.’
Lisân derd-i derûna tercümân olmakda âcizdir
Sükûtundan tahammül ehlinin feryâd olur peydâ
|Ali Emîrî
( Dil, gönül derdine tercüman olmaktan, onu anlatmaktan acizdir. Tahammül ehli olan sabırlı insanların sessizliğinden aslında büyük bir feryat ortaya çıkar)
"Ben bu hayatın cahil ve çirkin çizgisinin dışında kalan, sürekli , gönül sahibi, mana ehli, dert ortağı, ruhi halveti doygun ve diğer alemi tanıyan yolcumu bekledim."
Gönül hayalle avunup, vuslata meyletmez;
Gönül dışında bir yar olduğunu aşık hayal etmez.
Hakikat ehli, kendini güzellik ve cemale kaptırmamalı;
Gerçek aşk asla bir kusur kabul etmez...
Kamil aşk isteyen, sekil güzelliğinden sakınır;
Çünkü sekle bağlanmak, aşığı olgunluk sahibi etmez.
Şekilcilik, aşk ehlinin cehaletine delildir;
Halbuki, akilli olan, bir gün ayrılınacak olanla birleşmez.
Dost, gönülde yerleşse, gözde niçin dolaşsın?
Muhabbet, sabit olsa, öz mekanından göçüp gitmez...
Gönül levhası masiva lekesinden daima beri olmalı;
Tevhit ehli olan, idrak sayfasına zülüften ve benden nakış çekmez...
Mana ehli, sekil için iradesini kaybetmez asla;
Hakikat cevherini mecaz cahilliğine çiğnetmez...
Gönül ehli olan, suret ehlinin hilesine bağlanmaz;
Fuzuli ise bağlanmıştır; demek ki hali idrak etmez...
Fuzuli