Ben sana, sen bana, biz dünyaya, dünya bize; hepimiz biriz. Eğer ki dünyaya zarar verirsen, insanlara veya yaratıklara fenalık yaparsan kendine de zarar verir, kendini de tahrif eder, biçimsiz hale getirirsin. İşte dindarlık budur.
Halklar iyi ayaklı sığır sürülerinden oluşur. Sadece kırbaç korkusuyla yahut ihtiyaç duyduklarında köle gibi çalışırlar. Fazladan biraz daha toprak parçasına sahip olmak için savaşırlar. Farklı düşüncelere sahip olduklarında hatta bazen bir harf için bile birbirlerine saldırırlar. Her sürü kendisinin en yetenekli, en kültürlü ve aynı zamanda en asil insanlardan oluştuğuna inanır. Samimiyetsiz ve kirlidirler. Ailelerine, eşlerine, çocuklarına karşı kabadırlar. Hepsi güzel kıyafet giyer, ruh asaleti, büyük fikirler hakkında, kahramanlık hakkında, vatan ve insanlık sevgisi hakkında konuşmayı severler. İnsanın yaşamı, ulusların yaşamı, tüm insanlığın yaşamı aynı maskeli balodur. Kostümlere bak: hepsi ya bilge filozof, ya kahraman şövalyeler, ya krallar, ya sultanlar, rahiplerdir. Ama bütün bunlar kostümdür. Bu kostümlerin altında sıradan aşçılar, pazarcılar, kendini beğenmiş aptallar veya alçakların ruhları saklıdır.