YOL
Derin dehlizler içinde kaybolacağını sanan insanlar gibi bende kendimi bu kuyunun başında buldum. Karanlık, bir o kadar da korkutucu bir kuyu. İçinde neleri barındırdıgına dair tek bir şahit yok etrafta. Ya kuyuya girip dehlizlerinde kaybolmak icab eder yahut yanından geçip gitmek. Peki bu çölün ortasında onlarca km yürümüş bu bahtsız bedevi ne yapsın? Dehlize kaydolmayı mı göze alsın yoksa susuzlukla kavrulmayı mi? Kim ne der nasıl eşlik eder ben bilmem ama evvela benim yapacağım iş bedeviyi kör kuyuya salmaktır. Kim ki korkmadan yürürse o eşsiz uzun, kıpkızıl çölün üstünde kim ki buna cesaret eder ise yanmayı, kavrulmayı, pişmeyi, ham iken olgunlaşmayı göze almışsa evvela bunu da göze almışdır benim nezlimde. Gidecek görecek yaşayacak düşecek kalkacaktır. Ve unutmayacaktır ki düşmez kalkmaz bir tek O'dur. Yanına yoldaş çorbasına tuz yapacaktır bilgisini merakını. O derin kuyudaki dehlizlerin ona vereceği cümle bilgiye istinsah edecek ders alacak ders çıkaracak kadar olgunluğa erişmiş olacaktır. Çölde bir kuyu bulmak nasıl bedeviyi hoş kılacak ise o kuyudan edineceği ilim de hoş kılacaktır. Evvela yola çıkmak için cesaret, yol da kalmak için ilim, sona ulaşmak için mübarek olmak gerekir. Her yolculuk zordur. Her yolculuğun sonu da bir varış değildir unutmayasın! Her vardığın yer senin için bir kapıdır, yola açılan kapı. Kapıyı açık tutmak da kör kilitlere vurmak da senin ellerindedir. Bilgiye aç yola revan olmak gerekir unutmayasın!
RE