Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.4
mayıs bizim ülkemizde bir kuştur durmadan öter öter öter
"Edebiyatın bir insanda işkence duygusunu yok edemeyişine şaşıyor insan. Olmaz öyle şey. İyi bir edebiyatın olduğu yerde işkence mişkence olamaz."
"Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar Mendilimde kan sesleri."
"Sanırım hüzün, gerçek acıların izdüşümüdür."
||
Erdal öz'ün devrimcilerle birlikte hapiste olduğu zamanda başta gelen devrimcilerin Erdal öz'e anlattıkları.
İnceleme daha farklı anlatılabilir ama herkes kendisi okuyup çıkarim yapması daha doğru olur diye düşünüyorum.
Sempatizan değil de yaşadıklarına saygı duyan biri olarak bu kitabı okurken yine duygudan duyguya atladım ve bu duyguların hepsinin altında vicdanı bir hassasiyet vardı. Bu insanlar falakada bagirmalari icin daha cok dovulduler, cinsel organlarina elektrik verilerek bayittilar ve türlü türlü işkenceden geçtiler; ben sadece bu acimasizliklari anlatmak istemiyorum. Ben daha çok bu acımasızlığin kaynağı olan öfkeyi irdelemek istiyorum. Neden bu yasatilanlarin izi onlarca yıl yeni kusaklarin ensesinde nefes gibi taşıtıldı? Bu soru düsunülüp söylenmemekten eskimiş soru ama bu gibi sorularin yarattığı korkular her saniye bazılarımızın içinde. Bu nedenledir ki hak savunmak artık olmasi gerekenden ziyade korkunun ürünüdür. Bu öfke neden bu kadar yerleştirildi insanların içine?.O dönemde bu genclerin en rahatsız olduğu konulardan biri memleketin bir çok dairesinde gözlemci nitelikte Amerikalılarmis ve onların yarattığı kaos... Bunları okurken evet diyorum, her sey her zaman gizli bir el tarafindan planlanmışti ve bu ellerdeki memleket evladinin kanıni yikayanlar karsimizda değil hemen yanı başımızdaymis. Tıpkı vatan savunmasindaki yıllarda olduğu gibi kanını, vatanını satanlar o zamanda bu zamanki gibi hep ortadaymis.
Yaralısın, Erdal Öz'ün tutuklanıp serbest bırakılması sonrasında yayınladığı ilk kitaptır. Aslında tutuklu kaldığı 1 haftalık dönemde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarından dinlediklerini romanlaştırma amacındaydı ama o kitap yıllar sonra Gülünün Solduğu Akşam'la karşımıza çıkabildi. Bu durumu “Elimdeki notlardan yola çıkarak bir roman yazmayı
“Sanırım hüzün, gerçek acıların izdüşümüdür.”
“Herkes ne zaman ölür
Elbet gülünün solduğu akşam.”
Ne çok gül soldurduk biz bu topraklarda. Sağcısı, solcusu, Alevisi, Sunnisi, Türkü, Kürdü… İnsan “neden ama” demekten kendini alamıyor gerçekten. Herkesin haklı taraflarının olduğu, hiçkimsenin haklı bir yol bulamadığı, zamanla bütün taraflar için verilen kayıpların bir sayıdan ibaret olduğu
Etkileyici bir kitaptı. Hepimizin tanıdığı idama mahkum edilen 3 genç ile hapishanede tanışma fırsatı bulup, kendi ağızlarından olayları dinleyip, kaleme almış bir yazar. Yazar kısa bir süre sonra beklenmedik bir anda hapisten çıkınca görüşmeleri de yarım kalıyor. Ancak zamanla olayları toparlayıp böyle bir kitap çıkarıyor/ Siyasi boyutuna değinmeyeceğim, zira yeri değil. Ancak kişilerin kendi ağzından anlattıkları hikayeler çarpıcı. Okunması gereken kitaplardan biridir.
112 syf.
·
Puan vermedi
Toplumcu gerçekçi edebiyatımızın yapı taşlarından Erdal Öz'ü Lise yıllarımda her solcu genç gibi Gülünün Solduğu Akşam kitabıyla tanıdım. O senelerde 68 öğrenci hareketi ve 71 devrimci atılımı üzerine çalışıyorduk. Sosyalizmin Alfabesi, Komünist Manifesto, Felsefenin başlangıç İlkeleri'nin ardından Turan Feyzioğlu'nun Mahir-Sinan-Deniz üçlemesiyle beraber Erdal Öz'ün kitapları tartışmalarımızda referans kaynaklarımızdandı. 2 Mayıs günü yüzüm yanık içindeydi. Eğitim Sen'li hocalarıma selam durdum. Çantamda Erdal Öz'ün bir başka romanı, Yaralısın. 12 Mart 71; askı, falaka, işkence. Ve direnen bir kadın militan. Hemen ardından öykü kitapları Kanayan ve Cam Kırıkları.
Cam kırıkları diğer eserlerine göre daha yumuşak bir dille yazılmış. Kararlılık ve mücadele yerini sükûnete ve hayattan kesitlere bırakmış. Öykülerin geçtiği mekanlar: Artık rüyalarda görülür cinsten çocukluk hatıraları, üniversite kampüsleri, sahaflar, meyhaneler, hücre evleri ve çatışma bölgeleri.
Kitap Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının eylemlerini ve idamlarını konu alıyor. Tam bağımsız Türkiye isteyen bu gençler , 4 amerikalıyı esir alma, natoda görevli abd askerlerini denize atma, malatya küre amarikan üstüne saldırı girişimde bulunma (yapamadan bir kısmı öldürülüyor, bir kısmı yakalanıyor) suç gösteriliyor. Süleyman demirel yıllar sonra "bugün aynı suçlardan 10 yıl yatarlardı fakat o dönemin şartlarında idamdı"der idam edilsunlerin altında kendi imzasını atar o dönemde. Amerikalıları denize atanlara terörist dedik fakat yıllar sonra türk askerinin basına çuval geçirenlere tek söz edemedik.
Ölenlerden birinin annesinin dediği gibi "hepsi ODDU lu pırıl pırıl gençler. Düzenin adamı olsalar hepsi zengin olurdu. Fakat onlar halkı icin tam bağımsız Türkiye istediler ve ölüme gittiler "
Yazar deniz gezmişin yakın arkadaşlarından olunca verdiği bilgiler önemli oluyor tabi.dili sade başlayınca bırakamıyorsunuz. Keşke olmasaydı diyorsunuz kitabın sonunda....