Ve uyandırmak sadece sabahların işi değildir. Bir söz duyar, bir kitap okur, bir çocuk gülümser, uyanırsınız. Üstelik en gerçek uykunuzdan öyle bir uyanırsınız ki bunca zaman ne çok da uyumuşum dersiniz..
Seçil OĞUZ
* * *
İnsan saramadığı yarayı saklarmış. Bazen bir gülüşün içinde gizler
bazen de derin bir sessizliğe kundaklanırmış.
Ve insanın mutsuz bir pencerede
asılı kalsa da göz bebekleri
kırık kanadını yaslayıp
Rabbine Allah büyük der,
imtihan bu der susarmış..
youtu.be/TPJovtLih0U😔
“Günaydın’ı yalnızca bir sözcük sanmayın!
Sabahın ışığıyla yıkanmış bir dil pırıltısıdır o.
Sekiz harfli bir anahtardır,
yalnızlığın çıkış kapısını aralar.
Günaydın diyen, yalnız bırakmayı ve bırakılmayı reddetmiş demektir.
Gönül çelendir günaydın, buzkıran gemisidir.
Ağzımızın içindeki deniz feneridir.
Öylesine güzeldir,
“Bu sabah ışığın elinden birlikte tutalım mı?” cümlesinin kısaltılmışıdır.
Günaydın, kardeşidir merhaba’nın.
Kolay gelsin’in, teşekkür ederim’in yakınıdır.
İyi geceler’i soracak olursanız,
o da günaydın’ın pijama giymiş halidir!…”
Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar.
Güneş yalnız da olsa, etrafa ışık saçar.
Üzülme, doğruların kaderidir yalnızlık.
Kargalar sürüyle, kartal yalnız uçar.