Gülaydın uzak uzak yerleri gördüğü halde hep doğduğu toprakları özleyenler, göbeği köyünün yıldızlarını görerek uyumak, tezek kokusunda, çan sesinde, nal şakırtısında gözlerini güne açmak isteyenler, sıcak bir tarhananın buğusunu zengin kahvaltılara değişmek istemeyenler, yeni doğmuş buzağının ağız sütüne ortak olmayı bekleyenler, kuzuların analarının memelerini asılışlarını görmek için çobanın peşinde dağ mera gezmeyi hayal edenler, bugünlerde tefekler boynunu uzatırken ana evini çok özleyenler günaydın.
Gülaydın ağzına bir parça ekmek, bir iki zeytin tanesi atarak işlerine koşturanlar, karavanaları, çıkınları ellerinde tarlaların yolunu tutanlar, ekmek kavgasına martılardan önce başlayanlar, kısmetini soğuk sularda arayanlar, ağlarını sermek için motorları maviliklere sürenler, Gece vardiyalarının bitmesini kapanan gözlerle bekleyenler, yaşam döngüsünün çarkını çevirenler, çarkın dişlileri arasında yaşamlarını tüketenler, yine de bir umut emeksiz ekmek olmaz diyerek çalışmaktan vazgeçmeyenler minnetle günaydın.
Reklam
Hayaller
Hayaller güzeldi. Her şey dahildi. Sınırsız ve sonsuzdu. Zaman ve mekan yoktu. Yerçekimi, suyun kaldırma kuvveti, Dünyanın Güneş etrafında döngüsü, savaşlar, sınırlar, yasaklar yoktu. Sınavlar, iki kere iki dört ederler, yazları kurak kışları yağışlı geçerler, geçmiş olsunlar, başınız sağ olsunlar, sonu kötü biten romanlar, açılmayan telefonlar, bir proje gibi çocuk yetiştiren ebebeynler, takıntılı sekreterler, her şeyden şikayet edenler, boş vermişler, tatil dönüşü beyaz giyip işe gelenler, kasıntı müdürler, asık suratlı memurlar, iş arkadaşlarına günaydın demek için yönetici olmayı bekleyenler, her şeyin doğrusunu bilenler... Hiçbir şey yoktu. Özgürdük. Özgürlük her yerdeydi. İstediğin yerde, istediğin kişi olabilirdin. Çatlayana kadar patates kızarması, biftek yiyebilir. Dünyanın dönüş yönünü değiştirene kadar içebilir, nefesin kesilene, kasıkların ağrıyana kadar gülebilir, günlerce hiç durmadan dans edilebilirdin.
Sayfa 107 - İletişim Yayınları 2018Kitabı okudu
Gülaydın yeryüzü ile gökyüzünün mavide buluştuğu o tengiz çizgide huzuru, mutluluğu bulmak için derin gözlerle yeni güne bakanlar, karanlığı yırtan her şafağa minnetle şükredenler, bu kadar kötülüğün üstüne inatla her sabah doğan güneşe öykünenler, yapacağı işleri değil, bugün ey hayat bana ne sunacaksın diye düşünenler, ayaklarını serin sulara sokmak için kumların biraz daha kızgınlaşmasını sabırsızlıkla bekleyenler, zenginliği elde ettiği maldan mülkten çok gönlünde hissedenler, asıl fakirliğin güne başlarken bir gülücükten, içten bir günaydından Mahrum kalmak olduğunu bilenler hepimize günaydın.
Gülaydın sevdiklerine toprağa girmeden çiçek taşıyanlar, küslükleri sonlandırmak için mezar ziyaretlerini, bayramları beklemeyenler, kolunu kırmayı onların kalbini kırmaya tercih edenler, her fırsatta sarılanlar, henüz sesini duyarken konuşanlar, akşam sofralarında buluşmaları dünyanın boktan işlerine değil de canlarıyla bir arada olmaya ayıranlar, bir gün kendinin de çekip gideceğini, geriye bırakacağı mirasın hoş bir sadadan başka bir şey olmayacağını unutmadan yaşayanlar günaydın…
Gülaydın tüm dertlere rağmen hayata dil çıkararak dalga geçenler, öbür dünya varsa ayvayı yedik, yoksa içmeyenlere nanik diyenler, şarapların en güzelini içmek için ölümden sonrasını beklemeyenler, rakı içtiği gün ölmeyeceğini bilenler, bunca namuzsuzluk, ahlaksızlık, hırsızlık, riyakarcılık, dolandırıcılık, yalancılık, sapıklık dururken iki duble sıvıyı günah bilip kıyameti koparanlara ağzını bırakıp başka yeriyle gülenler, dost dergahında yeri hep hazır bekletilenler, olmadığı uzak sofralarda bile şerefine içilen şerefliler, iyiler, güzeller günaydın…
Reklam
129 öğeden 131 ile 129 arasındakiler gösteriliyor.