Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Serhat
Serhat
@gunduzsrht
#Tarih#Bilim#Siyaset#Tasavvuf
Göçebe
126 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Rahmetli Alev Alatlı ile 2015-2016 yıllarında yapılan TV söyleşilerinden derlenmiş ve 2 kitaptan oluşan eserin ilk kitabı.
Alev Alatlı benim nazarımda; bilgi ve birikimine, bunu ifade ediş şekline ve dahi 'konuşmalarından ve hitabetinden görebildiğim kadarı ile" karakterine imrendiğim, saygı duyduğum, yeri doldurulması çok zor bir yazar ve akademisyenimizdi. Eğrilip bükülmeden doğruyu ve yanlışı açıkça dile getirebilen mert bir Türk kadını idi.
Bu kitapta da dil duruşundan taviz vermeden bildiği doğruları güzelce sıralamış.
Normalde şiir kitapları haricinde kitaplardan alıntı yapan birisi değilim ama bu kitap istisna oldu, zaman zaman sohbet esnasında daldan dala atlanmış olsa da , konu bütünlüğünü kaybetmemiş, verilmek istenen bilgiler verilmiş.
Kitap bahsetmiş olduğum üzre söyleşilerden derlenmiş bir kitap, söyleşi olunca da mutlaka konuğa sorularını yönelten birisinin de olması lazım. Bu kadar donanımlı bir konuğa da sorular yöneltecek kişinin de oldukça donanımlı olması gerekir. Emin olun ki söz konusu hanım efendinin de ne kadar bilgili birisi olduğunu kitabı okurken fark ediyorsunuz. Bu vesile ile Ayşe Böhürler'i de araştırdım, yazdığı bazı makaleleri okudum. Oldukça donanımlı bir hanım olduğu yazılarından da belli oldu. Okunacak kitaplar listeme Ayşe hanımın "Mülteci Parfümü" kitabını ekliyorum.
İyi okumalar :)))
Kitabın özünün özü şu " Ne Kadar Özgürüz"
Aslında özünün özüne girmeden de yorum yapmak, bunu mevcut hukuk sistemi içerisinde Savcı-Hakim-Avukat- Sanık rollerini ayrı ayrı ortaya koyarak "Huku(kçunun)ğun Üstünlüğü" ilkesi çerçevesinde yorumlayısım var ama maalesef kendimi o kadar da özgür hissetmiyorum.
Yazarın okuduğum 3'üncü kitabı, ve bunlardan 2 tanesi gemide geçiyor. Diğer kitaplarını okurmuyum bilemiyorum ama şayet okuyacak olursa kaç tanesinin daha gemide geçtiğini görürüm.
Açıkçası aman aman bayıldım diyemem, sanırım benim tarzım değil, başka yorumlara baktım, geneli "bi oturuşta bitirdim" yazmış. X platformundaki bi çok post dizisi bu kitaptan daha uzun, akıcı ve heyecan uyandırıcı olduğundan değil, kısa o sebepten bi oturuşta bitiyor.
Okur Takip Önerileri
Kitap ile alakalı uzun uzun düşüncelerimi yazmak istiyorum ancak okumayı düşünen okurlara ayıp olacağı düşüncesi ile yüzeysel bazı şeyler yazacağım.
Sevgi hanım hakkı olanı alamadığını ve haksızlığı uğradığını iddia ediyor ama bir de karşı tarafa kulak vermek lazım. Kitapta amcası Sakıp bey için içindeki bütün kini kusmuş, somut bir delil yok ama "kesin o yaptı" gibilerinden ifadeler var.
Babası babalık yapmamış, anası analık yapmamış ama istiyor ki dede dedelik yapsın amcalar amcalık. Türkiye'nin en zengin ailesi ile ilgili mahrem bilgiler verdiği ve satır arasında ağır ithamlarda bulunduğu kitapta anlam veremediğim noktalar var. Çuvallara pamuk basarken kazandıklarını biriktirmişler, 20 sene içerisinde gökten bi şekilde para yağmadıysa banka kurmaları olanaksız . Öncesinde açılan işletmeler de bahsettikleri kadar çalışma ile açılacak yerler değil.
Ben kitabı okurken sıkılmadım, zaman zaman hayretler içerisinde "yok artık" dediğim noktalar çok oldu.
Okuyacaklara şimdiden iyi okumalar dilerim.
Yazarın okumuş olduğum ikinci kitabı, öncesinde "Olağan Üstü Bir Gece" kitabını okumuştum ve açıkçası beni pek sarmamıştı, bu sebepten dolayı uzunca süre başka bir kitabını almamıştım, sanırım yanlış kitap ile başlayıp doğru kitap ile devam etmişim.
Konusu oldukça güzel, betimlemeleri oldukça az, bu da kitabı daha akıcı hale getirmiş.
Siyasi tarih veya 2.Dünya Savaşına ilgi duyanlar genelde eleştirilerinde -ben de dahil- " Holokost yapılırken neden zengin ailelere dokunulmamış?" sorusunu sorarak teoriler geliştirirler, kitapta ise buna değinilmiş ama sanırsam olayı aklama sürecinin bir parçası olmuş. " Biz zenginlerde işkence gördük" demeye getirmiş.
Kitabı tavsiye ederim, tek oturuşta tadına vara vara okuyabileceğiniz ve sıkılmayacağınız bir kitap.
Öncesinde Mustafa Necati Bursalı'nın Peygamberler Tarihi kitabını okumuştum. İki kitabı kıyaslamak gibi bir derdim olmadığı gibi ilgi duyanların fasılalarla her iki kitabı da okumalarını tavsiye ederim. Güzel bir eser, okuması zevkli, güzel bilgiler veriyor. Sadece şunu demekle yetineyim, Allah İsrailoğullarının büyük çoğunluğu gibi bizleri imandan nasipsiz kılmasın. Hepsi de bizim peygamberimiz ama şükürler olsun ki son Peygamber Hz .Muhammed'in ümmeti olarak rabbim bizi yarattı ve kalplerimize O'nun sevgisini aşıladı. İlgi duyanlar için ise Salih Surruç'un Peygamberimizin Hayatı ve Necip Fazıl'ın Çöle İnen Nur kitaplarını tavsiye ederim. Tanımadan sevemezsiniz, tanırsanız da O'ndan fazla kimseyi sevemezsiniz. İyi okumalar.
Açıkçası beklentim biraz daha farklıydı. Osmanlı son dönemi ve cumhuriyetin kuruluş yıllarını Paşa'nın kaleminden okumak arzusu ile başladım kitaba. Ancak hevesim kursağımda kaldı diyebilirim. Çocukluk yılları ile 1907 yılına kadar geçen süre zarfında çocukluğu, askeri okul hayatı ve mesleğinin ilk yıllarında başından geçenler anlatılmış. Bu vesile ile de özellikle Balkan coğrafyasında halkın durumu, askerin vaziyeti, gayri müslim tebaa nın kendi aralarında ve Müslüman toplum ile olan sıkıntılarını öğrenmiş oluyoruz. Çok zeki ve ön görülü birisi olduğu zaten çocukluk yıllarından itibaren kendisini göstermektedir. Asıl yıldızının parlayacağı Doğu Cephesi ise sanırım diğer kitaplarında anlatılıyor ancak çocukluk yıllarında Osmanlı tebaasının bu bölgede yaşayan Ermeni topluma karşı yaklaşımının ne kadar güvene dayalı ve samimi olduğunu kitapta fark etmeniz mümkün. İyi okumalar...
Fütuhat-ı Mekkiyye eserinin küçük bir parçası. Çeviriyi gayet başarılı buldum. Sindirerek okunması gereken bir kitap zira bazı bölümleri ilk okuduğunuzda idrak edemiyorsunuz, tekrar okumak ve bir miktar düşünmek gerekiyor. Alemin, göklerin, insanın yaratılışını anlatmış. Güzel bir kitap.
Benim için ilklerin kitabı oldu bu kitap. İlk defa bir polisiye roman okudum ve ilk defa Ahmet Ümit kitabı okudum. Açıkçası güzel bir kitaptı.
Öncelikle şunu söylemem gerekir. Maalesef çocukluğumdan beri sevdiklerimi hep uzaktan sevmek zorunda kaldım. Hayatın gailesi işte sürekli birşeyler oldu ve ben sürekli sevdiklerimden ayrı kaldım. Sanırım
Bizim yaramaz Zeze'miz artık büyüyor. Aşık oluyor, ve nihayet hayata atılmak için ilk adımlarını atıyor. Benim için en etkileyici bölümler babası ile yaşamış olduğu duygusal yakınlaşma oldu. Seriden gerçekten de çok etkilendim. Çocukluğum vermiş olduğu güzellikleri ileriki yaşlarda bulamadığımız gibi Şeker Portakalı kitabının vermiş olduğu lezzet yok. Ama bir gençlik coşkusu mevcut. İyi okumalar
Zeze ilk kitabında beni oldukça etkilemişti. Kitap içerisinde adeta kaybolmuştum. Zeze gibi yerinde duramayan haylaz bir çocuğun babası olmam sanırım ki bu etkide büyük rol oynamıştır. Bu kitapta ise aynı hissiyatı nadirende olsa yaşadım. Şeker Portakalı'ndan almış olduğum lezzeti bu kitapta alamamış olsam da Deli Fişek kitabından beklentilerim hala üst seviyede.
İlkokul yıllarımda Türkiye Gazetesi tarafından kuponlar ile verilen çok güzel eserler vardı. O yıllarda özel televizyonlar henüz yokken TGRT adı altında fikri bir oluşum ile sesli tiyatro eserlerini hayata geçirirlerdi. Abonelerine de her ay birer kaset verirlerdi. Bu kasetler ilk olarak çocuklar için hazırlamış oldukları 'Sevgili
Çocukluğumdan beri ismini en çok duyduğum kitapların başında geliyordu. Roman olarak uzun romanlar okuyabilen birisi değilim aslında. Araştırma yazılarında kalın kitapları daha çok tercih ediyorum.
Kitabı okuduktan sonra aklıma şu geldi. Acaba bu kitaptaki karakterlerden hangisi benim. Kesinlikle Raskolnikov değilim, sanırım biraz Razumihin, birazdan fazla bir oranda da Porfiriy, ama kesinlikle Raskolnikov değil.
Aslına bakarsanız konu çok basit, ortada bir cinayet var, doğal olarak da bir katil ve adaleti bulmaya çalışan bir sorgu yargıcı. Bu bilindik tasarı hiç de bilinmedik bir şekilde işleniyor yalnız. Olay örgüsü, karakter analizleri, kişilerin birbirleri ile olan ilişkileri ve özellikle de psikolojileri büyük bir ustalıkla birleştirilmiş, ben okurken bunları en ince ayrıntısına kadar hissettim.
Evet kitap kalın, okunması biraz zaman alıyor ama zaman almasının sebebi gerçekten de kitabın kalınlığı değil, ilk aldığımda hesap yaptım günde şu kadar okursam bir haftada bitiririm diye, aslına bakarsanız şu aralar zaman konusunda da bir sıkıntım yok, okuyacak bol bol vaktim olduğu halde hiç de öyle hesapladığım gibi olmadı, her okurda olmayabilir belki ama ben bir çok yerde düşünmeden edemedim, neden böyle yapıyor niçin böyle söyledi, bunun beklentisi nedir vs. vs. Neyse çok dallandırıp budaklandırmaya da gerek yok. Harika bir kitap bence. Favori karakterim Razumihin, çünkü hiç bir beklentisi olmadığı halde hep arkadaşına yardım etme derdinde ve sanırım en zeki karakter de şüphesiz Porfiriy. Tabi ki bunlar benim tercihlerim.
İyi okumalar
Öncelikle yazar ile ilgili görüşlerimden bahsedeyim birazcık. Semerkant, Doğunun Limanları, Uygarlıkların Batışı ve Arapların Gözünde Haçlı Seferleri kitapları okuyan bir okur olarak kalemini gerçekten çok seviyorum, ancak bu adamda gerçekten bir Türk düşmanlığı mevcut, ne var ki bu kitapta Osmanlı için hep "Büyük Türk" ifadesini kullanmasına şaşırdım. İstanbul'da her çeşit milletten ve inançtan farklı farklı insanların huzur içerisinde yaşamlarını sürdürmesine vurgu yapması beni büyük hayretlere düşürdü, bu hayretim de Kahire sokaklarında son buldu tabiki. Gene iki lafın arasında içindeki nefreti kusmayı ustalıkla başarmış. Bu da bir meziyet sonuçta.
Kitaba gelecek olursak, Hasan el Vezzan'ın gerçek hayat hikayesinden yola çıkarak uyarlanmış harika bir eser. Kitapta ismi geçen bir çok şehri ama özellikle Afrika'daki şehirleri merak ederek inceledim ve gerçekten yaşam tarzları olsun, şehirleşmeleri ve kültürleri olsun beni çok etkiledi. Hiç de bahsedildiği gibi bir kara kıta olmadığı aşikar.
Kitapta geçenler günümüzden 500 yıl öncesinden ve o gün o coğrafyada yaşayanlar "Büyük Türk'ün" kendilerini kurtaracakları günü bekleyerek dua ediyorlar. Aradan geçen 500 sene sonunda aynı coğrafyada yaşıyan insanlar aynı amaç için tekrar dua etmekteler. Okunması gereken gerçekten etkileyici bir kitap
Çevirisini oldukça başarılı buldum. Gereksiz ayrıntı ve detaylara hiç girmemiş. Kitap oldukça akıcı ve güzel bir kitap. İsyanların hüküm sürdüğü bir coğrafyada genç bir subayın aşık olduğu kadın için yapmış oldukları kısa fakat duygulu bir şekilde kitapta anlatılmış.
Şu ana kadar okumuş olduğum Rus yazarlara ait bütün kitaplarda ailenin önemi bir şekilde hissettiriliyordu. Bu kitapta da aynı şekilde anne ve babanın önemi, etkisi bir şekilde kitapta hissettiriliyor, ve hepsinde de evlatlar babalara büyük bir saygı beslerken babaların da evlatlarına karşı sert mizaçlarının altında büyük bir şefkat beslediği gözüküyor. Keşke ailenin önemi büyüklere saygı ve hürmet son dönem Türk yazarları tarafından da bir şekilde işlenebilse, ne var ki bizim popüler kültürde asi ve her konuda haklı olduğu öne çıkartılan bir gençlik ile ilgisiz, anlayışsız, bencil baba figürleri resmediliyor.
Kitap kısa fakat oldukça güzeldi. Tavsiye ederim
