Düşünceler ne devasa dalgalardır! Yok etmek ve boğmak görevini üstlendikleri her şeyi nasıl da çabuk kaplar, bir anda ne ürkütücü derinlikler yaratırlar!
İnsan, çocukluğunun geçtiği bir şehre sürekli olarak gelip gittiğinde geçtiği yollara dikkat etmez, o çatıların, o kapıların, o pencerelerin kendisi için bir anlam ifade etmediğini, o duvarların kendine yabancı olduğunu, o ağaçların sıradan bir manzara teşkil ettiğini, içine girilmeyen o evlerin hiçbir işe yaramadığını, üzerinde yürünen o kaldırımların
taşlardan ibaret olduğunu düşünür. Daha sonraları, orada olmadığınızda, o caddeler, o sıradan ağaçlar gözünüzde tüter, o çatıların, pencerelerin, kapıların eksikliğini hisseder, hiç kimsenin girmediği o evlere her gün girildiğini, o kaldırımlarda ruhunuzu, yüreğinizi, kanınızı bırakmış olduğunuzu fark edersiniz.*
Evet, ilerlemenin hoyratlıkları devrim olarak adlandırılıyor. Devrim süreci tamamlandığında insanlığın biraz hırpalandığı ama ileri gittiği anlaşılır.*