Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Buharê`

Buharê`
@gzgncibahar
``Kalp atışlarının, kapıda beklemekle alakası çoktur.``
"Gerçek düşmanın, seni öldürdüğü zaman cennete girmene ve sen onu öldürdüğüne senin nur kazanmana sebep olan değildir. Senin en büyük ve en zorlu düşmanın, içindeki olan nefsindir."
Reklam
322 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Okurken çok keyif alacağınız, akıcı ve anlaşılır diliyle bitmesini istemeyeceğiniz bir kitap. Bu yüzdendir ki günlere uzun uzun yayarak okumak istedim. "Batı dediğimiz kafanın nasıl ayrıştığını, en masum ve güzel kavramların ardında nasıl yıkıcı ve sömürücü bir hesabı yürüttüğünü sergilemeye çalıştık." (Sonsöz'den)
Medeniyet Aklı
Medeniyet AklıSavaş Ş. Barkçin · Mostar Yayınları · 2017601 okunma
322 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Medeniyet Aklı
Medeniyet AklıSavaş Ş. Barkçin
9.3/10 · 601 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...Suriye'de her gün 100 kişi ölürken bunu görmeyen CNN, Taksim'deki çatışmaları tam yedi saat canlı verdi.
Sayfa 297Kitabı okudu
...insan Afrika'yı görmeden Batılı sömürgeciliğin nasıl kan emici, insanı yok edici, insan onurunu ve gururunu yerle bir edici bir sistem olduğunu anlayamaz.
Sayfa 295Kitabı okudu
Reklam
"Özgürlükler ülkesi" diye bilinen ABD'nin 1776'da ilan ettiği Bağımsızlık Bildirgesi'nin başlangıcında ne denir? Şöyle:"biz insanların eşit yaratıldığını, yaratanın insanlara kimsenin ellerinden alamayacağı haklar verdiğini, bunların arasında hayat, özgürlük ve mutluluğu arama haklarının olduğunu apaçık gerçekler olarak savunuyoruz." Bu hoş özgürlüğü yücelten cümlelerin altına elli altı kişi imza atmıştı. Bunların üçte biri köle sahibiydi. Hatta bu metni kaleme alan Thomas Jefferson'ın bile yüzlerce kölesi vardı. İlk ABD başkanı olacak George Washington ve James Madison'ın da köleleri vardı. Bu bildirge imzalandığında ABD'de yarım milyon köle mevcuttu, yoğun olarak yaşadıkları Güney'de nüfusun %40'ını oluşturuyorlardı.
Sayfa 157Kitabı okudu
Bir toplum kendini merkeze koymadan dünyayı anlamaya çalışırsa, başkalarının çizdiği dünyaya mahkûm olur.
Sayfa 105Kitabı okudu
Bugün Batı Afrika ülkelerinden Nijer'de bir bölgenin adı “İstanbulewa." Bu isim nerden geldi derseniz, 14. yüzyılın sonuna doğru Nijer kabilelerinden Tuaregler arasında liderlik kavgası başlayınca 300 kişilik Nijerli heyet, kabileler arasında hakemlik etmesi için Osmanlı'yı ziyarete gitmiş. Dönemin padişahı Yıldırım Bayezid de zenci câriyesinden doğan Yunus isimli oğlunu Fizan'ın güneyindeki Agadez bölgesine sultan tayin etmiş. İstanbul'dan gelen bir grup insan Agadez'de bir bölgeye yerleşmiş. Yerleşilen bölgeye de “İstanbul'dan gelen" anlamında “İstanbulewa” adı verilmiş. O günden sonra da sultanlık babadan oğula geçmiş. Bugün İstanbulewa bölgesinde bulunan sultan, her cuma Osmanlı padişahları adına hutbe okutuyor. Osmanlı dönemine ait bir hukukî kurum olan kadılık makamı devam ediyor.
Kendini inkâr psikolojik bir rahatsızlıktır. Kendini inkâr eden insanlara kimse kıymet vermez. Öyle olan devletlere de... Bugün tarihi sömürgecilikle, kölecilikle, zulümle, katliamla, her çeşit berbat işle dolu olan İngiltere hâlâ gelenekleriyle yaşıyorsa, bizim temiz tarihimizden utanmamız sadece bkr hastalıktır.
2. Mahmud'dan beri kıyafet değiştirerek medeniyet değiştirebileceğimizi sanıyoruz.
Reklam
16. yüzyıldan itibaren Avrupa'da Katolikler ile Protestanlar birbirlerini toplu halde katlederken, bugünkü ülke sınırlarını belirleyen bir mekân bölünmesi yaşandı. Krallar ve prensler kendi ülke ve şehirlerinde herkesi kendi mezheplerini kabul etmeye zorladılar, kabul etmeyenlere katliamlar yaptılar. Bunun üzerine Protestan ve Katolik halk, kendi mezhebinden prens ve kralların bölgelerine göç etmek zorunda kaldı. Bu Latince bir ilkeye dönüştü: "cuius regio eius religio." Yani "kimin bölgesi, onun dini..." Bugün Fransa'nın ağırlıkla Katolik olmasının, İngiltere'de ise Katoliklerin sayısının az olmasının nedeni o dönemde uygulanan bu ilkedir.
...hem medeniyetler ve hem de insanlar mekâna iki açıdan bakabilir: ya dünya üzerinde diğer insanlarla ünsiyet kurarak, yani yakınlaşarak hareket etmemiz için bize verilen bir "imkan" olarak...Ya da bizden olmayanlara karşı nisyan nazarıyla bakarsak, mekân bir imkân olmaktan çıkar, kendimizi siper aldığımız bir "temkin" alanı haline gelir...Dolayısıyla bir medeniyetin insan tasavvuru neyse mekân tasavvuru da öyledir.
173 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bütün Şiirleri 2
Bütün Şiirleri 2Şükrü Erbaş
8.8/10 · 4.974 okunma
Babamdan yapılmış bir korkuydu dünya. Ben o zamanlar yalnızlığı gece sanırdım.
Sayfa 149Kitabı okudu
Kimse kâküllerimin arasına Yerleştirmemişti ömrünü Sende ben kendimi sevdim.
112 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.