Öyle bir manzarayla karşılaştım ki anlatmama imkân yok. Aynı şekilde sayısız ağaçlar, üzerlerinde hiç yaprak yok! Upuzun, sipsivri, birbirlerine yakın ve hepsinin ortasında batmakta olan güneşin ışıkları! O kadar boş, o kadar sessizdi ki, kendimi bütün o ağaçların arasında kimsesiz ruhumun ızdırabı ile yapayalnız kalmış sandım! O kadar boş ve sessizdi ki ağlamaya başladım! Herkes şaşmış, bana bakıyordu. İstersen sen de bana deli de ama sanıyorum sen beni anlarsın
Ey Adil Tanrım!.. dedim, bavulumu ayağımla bir kenara iterek, şu dünya malı denen şeyde ne var ki ruhlarımızı bileyip hepimizi sevgi dolu birer kardeş gibi kaynaştıracağı yerde, böyle zalimcesine birbirimize düşürüyor?
"Fakat felsefede çok zaman olduğu gibi burada da önemli olan iş, çokluk hemen hemen yavan biçimde ortaya çıkan bir yanıtın düzenlenmesi değil, onun kabul edilmesi için yolun açılmasıdır."
Kitabın dili basit ve yavan geldi. Gündelik konuşmalarını anlatıyormuş gibi yazmış sanki. tamam felsefi bir düşünceyi basite indirgeyerek anlatmak zor bir iş ama bu kitapta fazla yüzeysel hale gelmiş. alıntılar çok uzun açıklayıcı değil. yazarın iddiası insanın mutluluğu sevince dönüşmesiyle gerçekleşmesi ancak sevince nasıl dönüşeceğiz? sevince dönüşme olayını kitapta dolandırmış ama bir yere varmamış yazar diyecek ki bir yere vardırmak için yazılmadı bu kitap sen olayı yanlış anlamışsın. Vardırmıyorsun oldurmuyorsun sadece esin kaynağı olarak spinoza okumak zaman kaybı gibi geliyor bana.özetle kitapta bir derinlik bulamadım verdiği örnekler kendi düşüncesinin altını dolduramamış. Ancak biriyle konuşuyormuş gibi hissettirmesinden aldığım keyifi de pas geçemeyeceğim
"her birimiz, her bir varlık, canlı ya da cansız her bir zerre, senfoninin bütüncül melodisine katkıda bulunurken bu sonsuz uzunluktaki konserin kaydı tutulamayacak, kimse tarafından icranın tümü yeniden dinlenemeyecektir. Böyleyse bile (ya da tam da böyle olduğu için), senfonideki bir çığlık, bir alkış, bir kaplumbağa sürünüşü ya da bir obua nefesi olmanın neresi hüzünlüdür? Kozmik bir festivalde olduğumuzu bilerek yaşamak, burada ve şimdi senfoniye katılmak sevinçli bir meşguliyet olamaz mı?"