Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Habibe Özcan

"Gönül gurbet ile gitme Ya gelinir ya gelinmez Her dilbere gönül verme Ya sevilir ya sevilmez"
Reklam
Öyle bir manzarayla karşılaştım ki anlatmama imkân yok. Aynı şekilde sayısız ağaçlar, üzerlerinde hiç yaprak yok! Upuzun, sipsivri, birbirlerine yakın ve hepsinin ortasında batmakta olan güneşin ışıkları! O kadar boş, o kadar sessizdi ki, kendimi bütün o ağaçların arasında kimsesiz ruhumun ızdırabı ile yapayalnız kalmış sandım! O kadar boş ve sessizdi ki ağlamaya başladım! Herkes şaşmış, bana bakıyordu. İstersen sen de bana deli de ama sanıyorum sen beni anlarsın
Ey Adil Tanrım!.. dedim, bavulumu ayağımla bir kenara iterek, şu dünya malı denen şeyde ne var ki ruhlarımızı bileyip hepimizi sevgi dolu birer kardeş gibi kaynaştıracağı yerde, böyle zalimcesine birbirimize düşürüyor?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Fakat felsefede çok zaman olduğu gibi burada da önemli olan iş, çokluk hemen hemen yavan biçimde ortaya çıkan bir yanıtın dü­zenlenmesi değil, onun kabul edilmesi için yolun açılmasıdır."
"Giydiklerin öyle ölümsüz büzülmüş ki Seni bir bardakta kaynayan Abıhayat sandım Elim uzandığı yerde kaldı"
Reklam
"her birimiz, her bir varlık, canlı ya da cansız her bir zerre, senfoninin bütüncül melodisine katkıda bulunurken bu sonsuz uzunluktaki konserin kaydı tutulamayacak, kimse tarafından icranın tümü yeniden dinlenemeyecektir. Böyleyse bile (ya da tam da böyle olduğu için), senfonideki bir çığlık, bir alkış, bir kaplumbağa sürünüşü ya da bir obua nefesi olmanın neresi hüzünlüdür? Kozmik bir festivalde olduğumuzu bilerek yaşamak, burada ve şimdi senfoniye katılmak sevinçli bir meşguliyet olamaz mı?"
"Bir başka deyişle, insan tam da çepeçevre belirlendiğini kavradığı ölçüde özgürdür."
Uzun zaman önceydi, kısa bir zaman dilimini bir çağ olarak algılamayı öğrenmiştik. Yaşadığımız her şeye rağmen başarmış ve yolumuza devam etmiştik.
"Dostluk bir parçanızı talep eder, oysa aşk tüm benliğinizi."
Sayfa 109Kitabı okudu
"Bir gün de, bir başka acı çekeni gördüm, hiç belli de­ğildi acı çektiği. Çünkü acıyı akıl yönetmez, ortadan kal­dırmaz da, beslemez de. Acı insana sonradan verilmiş ya­şama gücüdür. Eskiden, yaşamak için ruh gücüne gerek yoktu. Ruh, yalnızlığın akrebidir."
Reklam
"Orman sen elimi tutunca başlardı, Yarılırdı bir incir gibi ortasından Koşardık yukarı iki büklüm, soluk soluğa Alabalıklarla düşe kalka, çam pürleri Keserdi hızımızı. Elimi bırakma, Elimi bırakma"
"Bu nedenle bir kimse ister hayatın başında olsun, ister yaşlı veya çocuk olsun bir an önce dharma ile donanmış saf bir ruhla hareket etmeli, eylemin istenilen devamlılığını veya kesilmesini sağlayabilmelidir. "
Burada senin yokluğunu unutmak için seni tanıyan insanları görünce hep senden bahsediyorum. O insanlar sana yakınlık derecelerine göre senden bir parçaymış gibi geliyor
Tutman gerek kara köşelerinden ağır bu Tutman gerek bir kez daha güçlenmeliyim Ölümlerle o insanca yıkıntılarla gelen Kışı başka nasıl durdurabilirim Yalnızlık bakımlı otlar arasında Kendiliğinden açan çiçek Bir öğle kalabalığında yolda meydanda Türlü şaşkınlıklar arasından Yürüyen sarı ellik sarı atkı Varsa da bir, bu benim
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.