“Ben de. Şimdi arkanı dön. Masayı tut. Gözlerini aynadan ayırma.”
Eğilip bir adamın uğursuz numaralarını üstünüzde denemesine izin vermek üzereyken haklı bir kızgınlık numarası yapmak biraz zordu. Ama rengimi belli etmeyecektim.
“Hey, Soph?”
Gözlerim aynadan Weston'ınkilerle buluştu.
“Gelmek ya da gelmemek, işte bütün mesele bu,” dedi sırıtarak.
Gülmemek için elimden geleni yaptım. “Hadi şu işi bitirelim.”