Uğultulu Tepeler kitabı konusunu daha okumadan yazarı tarafından yazılmış tek kitap olması yönüyle ilgimi çekmişti. İsminden de anlaşılacağı üzere sürükleyici ve hırçın bir öykü içeriyor.
Neredeyse 25 yıllık bir hikayeyi barındıran konusunda yaşananlar öyle derin ve detaylı anlatılmış ki kendimi 1 haftadır Uğultulu Tepeler’de yaşayan biri gibi hissediyorum. Pencereden baktığımda gözlerimin önüne ıslak kahverengi tepeler geliyor.
Beni en çok etkileyen ise filizlenenen ve yeşermeyi en çok hak eden en sahici aşkın yaşanamaması... Yer yer ağladım böyle büyük bir tutkunun karşısında ve seneler boyunca bir kalpte saklanması nasıl mümkün olabilir diye sordum. O aşkın yüceliği ve büyüklüğüyle beraber içten içe hep var olan intikam arzusu ve acizliğe duyulan nefret Heathcliff’in kimliğini oluşturdu tüm hayatı boyunca.
Bir sonraki kuşaklar için yaşananlar benim için kurguda etkileyiciliğini korusa da hep içimde Heathcliff ve Catherine’in arasındaki o ruhani bağı daha kıymetli bir yere koydum. Onlar birbirlerini ölesiye sevdiler ve tüm bu yaşananlar için yine birbirlerini suçladılar. Böylece ölümün onları mezarlarında huzura kavuşturmamasını ve sonsuza kadar ruhlarının da birbirlerine ölümü tattırmasını dilediler.
Birbirinden bu kadar zıt duyguların ve karakterlerin işlenmesi ve akıcı anlatımıyla mükemmelliğe ulaşan bir başyapıt haline gelen kitapta yaşananlar herhangi bir yaşamda sık rastlayabileceğimiz türden değil ama samimi anlatımıyla ne kadar farklı bir yaşantı olsa da o evde olanları birer birer okuyucuya da tattırıyor. Bu sebeple sanırım Uğultulu Tepeler hayallerimde her zaman canlılığını koruyacak.
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142,2bin okunma
Okuduğum en ağır kitaplardan biri olmasına rağmen böyle çarpıcı bir son beklemiyordum. Kurgudaki ince detaylar ve trajik rastlantılarla fazlasıyla sağlam bir hikaye...
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,7bin okunma