Üniversite okumuş, bilimadamı ve edebiyatçı olmuş, başkentte yetişmiş, daha ne istersiniz? Böyle biri adam olmazsa; hiç okulu, kütüphanesi olmayan ve hayatın daha güzel, daha mutluluk dolu, daha düzenli olması için neler yapılması gerektiğine dair hiç söz edilmeyen bir yerde yetişen sıradan halktan ne beklenebilir ki? Milyonlarca halk bedenen, ruhen, fikren ve ahlâken çürüyor da hiç kimse bu kokuşmuşluğu görmüyor. Herkesin karakteri bozulmuş veya herkes bu yozlaşmışlığa alışmış da bunu doğal bir durum sanıyor sanki. Ama bu böyle mi olmalıdır? Milyonlarca insan doğuyor, derin bir sefahet içinde yaşıyor ve ölüyor. Bu böyle mi olmalıdır? İçlerinde birçok zeki insan bulunmasına rağmen milyonlarca insan, hayvanlar gibi sersem ve cahil kalıyor. Sayısız küçük kardeşiniz huy olarak zalimleşiyor. Peki bu böyle mi olmalıdır? "Evet böyle olmalıdır!" diye yüzlerce kez tekrarlanan iğrenç sözlerden utanmıyor musunuz?
104 syf.
·
Not rated
Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?
"Dansa Davet" bu yazarın "İntihar Dükkanı" kitabından sonra okuduğum ikinci kitabı. Kitabın yazarı bir karikatürist. Yazar İntihar Dükkanı'ndaki kurgusallığından bu kitapta tarihsel bir gerçekliğe kayıyor. Anlatımı çok güzel. Bu kitapta ele aldığı konu 16 yüzyılda Strasbourg'ta yaşanmış gerçek bir tarihsel histeri vakasından biri olan dans vebasıdır. Tarihsel süreçte 1518 yılında Fransa Strasbourg'ta bir kadının dans etmeye başlamasıyla halkın da zaman içinde ona katılmasıyla dans salgını büyür. Devlet büyükleri bunu engellemek için ellerinden geleni yapsalar da başarılı olamazlar. Yaklaşık bir ay süren bu dans salgınında halktan pek çok kişi kalp krizi, açlık ve susuzluk gibi sebeplerden dolayı vefat ederler. Halkın sokağa çıkması yasaklanır, çıkanlar ise karantinaya alınır. Kitapta ise bu olay kurgusal olarak: Enneline'in bebeğini köprüye atıp eve dönüşünde evinin önündeki sokakta işlediği annelik suçundan dolayı dans etmesiyle başlar. Ve onu gören kişiler daha sonrasında bu dansa katılır...
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,537 okunma
Reklam
214 syf.
8/10 puan verdi
Peynir ve Kurtlar: Bir 16. Yüzyıl Değirmencisinin Evreni
(Spoiler İçerir) İtalyan tarihçi Carlo Ginzburg, 1939 yılında İtalya’nın Torino şehrinde dünyaya gelmiştir. Doktora eğitimini Pisa’da tamamlamıştır. İtalyan Rönesansı’ndan Erken Dönem Modern Avrupa Tarihi’ne uzanan bir uzmanlık alanına sahiptir ve aynı zamanda mikro tarih alanının öncülerindendir. Tahta Gözler: Mesafe Üzerine Dokuz Düşünce ve
Peynir ve Kurtlar
Peynir ve KurtlarCarlo Ginzburg · Metis Yayınları · 2021581 okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
Ahmed Arif, cesur şair... Hasretinden Prangalar Eskittim... Kitabın ismi bile bir şiir âdeta. Kendine özgü üslubu ve tarzı ile şiiri yeniden yazıyor Arif. Halktan biri olduğunu şiiriyle de bizlere göstermeyi başarıyor. Kullandığı ifadeler o kadar samimi ve bizden ki hemen taniyabiliyoruz o ifadeleri. Zalimlere kılıcını çekerken mazluma kanat geriyor Arif ve bizlere müthiş bir şiir zevki yaşatıyor...
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201739.9k okunma
""Kuş kafesleri gibidir evlilik: Kafesin dışındakiler içine giremedikleri için üzülür, içindekilerse dışarı çıkma hayalleri içinde yaşar! Sokrates'e evliliğin mi yoksa bekârlığın mı iyi olduğu sorulduğunda verdiği cevap, "Evlensen de pişman olursun, bekâr kalsan da pişman olursun" imiş. Evlilik şu söze tıpatıp uyan bir sözleşme: "İnsan, insanın ya tanrısıdır ya da kurdu." Evliliği inşa etmek için birçok niteliğin bir araya gelmesi gerekir. Günümüzde sıradan, halktan insanlar için çok uygundur çünkü bu insanlarda hazlar, merak ve aylaklık evliliğe zarar vermez. Benim gibi, biraz sıradışı bir mizaç için, her türlü ilişkiden ve mecburiyet ten kaçan biri için, pek uygun değildir bu kurum.""
Sayfa 941 - Alfa Yayınları
Kemal Atatürk Halktan biri olarak doğdu. Bir adsızdı. Adını kendi yaptı. Ama öldüğü gün ona: — Milletin en büyük evlâdı, dediler. Çağın ve İnsanlığın büyük evlâdı, dediler... Şimdi hem soydaşları, hem bütün dünya, O’nu böyle anarlar...
Sayfa 441
Reklam
Travmatik soykırımdan çıkan savaş ehli Yahudiler babadan kalma zihinsel ve fiziksel travmalarin acısını bugün masum bir halktan alarak aktarımı geçmişten geleceğe taşımaya devam ediyorlar. Peki ne olacak bu, bu kadar acımasız bir yaşamdan ve savaştan çıkan bu insanlar bir daha hayata ne denli tutulacak? İşte psikoloji burda savaş nevrozuna "fizyonevroz" terimini kullaniyor, travma sonrası stres, depresyon, ve savaş canisi olarak devam etmek. Yaşam disiplin üzerine inşa edilmiştir, tüm canlılar otomatik disiplin islevindedir. Bunda sapma yapan tek varlık insandır. Zihni iyileştirilmemiş Hitler de, yahudiler de vs. herhangi biri bile dünyaya mitralyüzden kanlar dökmeye devam edecektir.
İbrahim Yinal’ın asıl görevi, Selçuklular’ın artık Gazneliler’den bağımsız bir topluluk olduğunu göstermekti. Bunun için bu şehirde Tuğrul Bey adına hutbe okutulması gerekmekteydi. Cuma günü mescide gelen İbrahim Yinal’ın en büyük destekçisi Gazneliler’in buradaki görevlisi Sâlâr-ı Bozorgân olmuş ve yanında silahlı adamlarıyla birlikte mescide gelmişti. Cuma hutbesini Horasan’ın en önemli âlimlerinden biri olan Ebû Osman İsmail b. Abdurrahman b. Ahmed es-Sâbûnî en- Nîşâbûrî okuyacaktı. Ebû Osman es-Sâbûni, hutbeyi Tuğrul Bey adına okuması için gizlice ikna edildi. Fakat beklenmeyen tepki halktan gelmişti. Hutbede Tuğrul Bey’in adı okununca mescitte bulunan halk ayaklandı. Uzun uğraşlardan sonra halkın sükûneti sağlanarak Cuma namazı kılınabilmişti. Bir oldu-bittiyle Horasan’a gelen Selçuklular, artık taht ve devlet sahibi olmuşlardı. İkinci aşama, Tuğrul Bey’in Nişâbur’a gelerek Sultan Mesûd’un tahtına oturması olacaktı.
444 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Yaşama'lı Şiirler
Metin Altıok'un bütün şiirlerinin yer aldığı kitap. Çoğunlukla ölüm, yaşam ve aşk temaları üzerine, bazen de bozkır ve doğayla ilgili tam 11 bölümde farklı tarzda onlarca şiir yer alıyor. Kendine has, ilginç bir şiir üslubu olduğunu düşündüğüm şairlerden biri Metin Altıok. Birkaç şiiri beni çok etkilediği için bütün şiirlerini okumak
Bir Acıya Kiracı
Bir Acıya KiracıMetin Altıok · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20222,569 okunma
Dimaşk'ta Arapların (müslümanlar) Dimaşk Camii (Şam Ümeyye Camii) dedikleri bir mescitleri vardır. Dünyada bucaminin bir benzerinin daha olduğunu zannetmiyorum. Halk bu caminin Ben-hadad sarayı olduğu söyler. Burada (cami)sihirli bir işçilikten çıkmış, senenin günlerine göre açılan delikleri olan kristal camdan mamul bir duvar bulunmaktadır.
Reklam
Üstad Ebu Kasım Kuşeyrî’nin (r.a.) şöyle dediğini işitmiştim: “Halktan her biri fakr ve gına hususunda konuştu. Herkes kendisi için bir şey seçti. Ben ise Hakk’ın benim için seçtiğini ve içinde muhafaza ettigi şeyi seçiyorum. Eğer Allah beni gani kılarsa gaflet ve (dinin icaplarını) terk hali içinde olmam, şayet fakir kılarsa haris ve (Allah’ın emrinden) yüz çeviren bir kişi olmam”.
Hasan, "lşte bir ülkede yaşayanlar," dedi sardığı sigarayı Alper'e ikram ederken. Alper başıyla tanımı da sigarayı da reddetti. "Vatandaş kim o zaman?" "Yurttaşlık resmî bir hal," dedi Hasan ve ekledi: "Abi mesela Arap halkı, Türk halkı, Kürt halkı... Böyle..." Alper derste hocanın da sorduğu soruyu
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
HAKSIZ YERE BİTEN HAYATLAR
Yasin Bey’in sağ kolundan tutan bir asker, sol kolundan tutan diğer askerle birlikte rutubet dolu, dar, karanlık koridorda ilerliyorlardı. Yasin Bey etrafı detaylıca inceliyordu. Nasıl olsa ömrünün geri kalanını burada geçirecekti. Dar uzun koridordan bir süre daha ilerledikten sonra sağ koluna girili olan asker Yasin Bey’in kolunu bırakıp
Osmanlı'da "Kardeş ve evlat katli"
Fatih Sultan Mehmed Han, devletin daha evvel içine düştüğü birtakım tehlike ve hataları değerlendirip «Fâtih Kânunnâmeleri» denilen ka- nunnâmeleri hazırladı. Lakin sanılmamalıdır ki bunlar, onun veya o devirdeki ricâlin şahsî düşüncelerini aksettirir. Asla!.. Devlet idaresine dair pek çok kâide ihtiva eden bu kanunnâmelerde günümüze kadar
Sayfa 124 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.