Peki ya gerçekten ölüm doğruysa o zaman ne olacak? Hoşunuza gitmese de, ölüm aniden gelip hayatımızı alt-üst ederse o zaman çare olarak ne yapabileceğiz? Peygamberimiz’e (s.a.v) sorulur: Hangi mümin daha akıllıdır? “ölümü çok hatırlayan ve geleceğe hazırlığını iyi yapandır” der.
Toplu biat özgürlük ve demokrasinin hangi gerçeklerini ispatlar? 1- Halkın kendi alın yazısındaki rolünü, 2- İslam devletinde halkın özgürlüğünü, 3- Toplumda seçim hakkının kadın erkek herkese ait olduğunu.
Reklam
Muhammed'in çok karısı var. 1, 2, 3, 4, 5 ... Böyle gidiyor. Yaşlanmış olan Sevde Bint Zem'a'nın dışında hepsi genç, hepsi güzel. Ve hepsi de cinsel istekli. "Adalet" olsun diye, Muhammed'in bunlarla cinsel birleşmesi "sıra"ya konmuştur. Sevde’nin dışında kimse, sırasını başkasına kaptırmak istemiyor. İşte bu böyleyken, "ayet" geliyor; durumu değiştiriyor: Ahzâb Suresi’nin 51. ayeti. Ve şu anlamdaki sözle başlıyor: - "(Ey Muhammedi) Onlardan (yani karılarından) dilediğini geriye bırakır, dilediğini öne alabilirsin..." Ne demek bu? Hadis ve yorumlara göre şu demek: - "Ey Muhammedi Artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. Nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin. Sözün özü: - Kur’an'ın "Efendi Tanrı"sı (Rabb), Muhammed'in, karılarıyla olan "cinsel ilişki düzeni"ndeki işini kolaylaştırıyor. İlişkiyi "sıraya koyma (nöbet)" zorunluğunu kaldırıyor. "Hevâ"sının seçiminde özgür olsun diye onu serbest bırakıyor. "Hangi karınla ne zaman yatmak istersen, özgürsün, yatabilirsin!" diyor. İşte bunun üzerine, Âişe dayanamayıp o sözü söylüyor: - "Bakıyorum da, senin Efendi Tanrı'n (Rabb), yalnızca senin şeyinin keyfini (hevâm) yerine getirmek için koşuyor."
"Ey Sa'd! Temiz (helal) şeyler ye! Duası kabul olunan bir kimse olursun. Muhammed'in canını kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, kişi haram bir lokmayı midesine indirir de bu sebepten kırk gün (duası) kabul olunmaz. Hangi kulun eti (bedeni) haram, murdar ve faizden büyüyüp gelişirse ateş ona daha lâyıktır." [Ahmed b. Hanbel, el Mūsned, c. 3, s. 321,399]
Sayfa 68
Ama satranca oyun demekle, haksız bir kısıtlama yapmış olmuyor mu insan? Satranç aynı zamanda bir bilim, bir sanat değil mi, yerle gök arasında süzülen Muhammed'in tabutu gibi bu iki kategori arasına gidip gelmiyor mu, karşı çiftlerin bir kerelik bileşimi değil mi? Hem çok eski hem de yepyeni, düzeneği hem mekanik hem de hayal gücüne bağlı, hem sabit geometrik bir alanla sınırlı hem de bileşimleri sınırsız, hem sürekli gelişen hem de kısır, hiçbir şey götürmeyen bir düşünme, hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, yapıtları olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari bununla birlikte varlığıyla bütün kitap ve yapıtlardan daha dayanıklı olduğu su götürmez, bütün halkları ve bütün zamanlara ait olan tek oyun; can sıkıntısını öldürmesi, zihin açması, ruhu canlandırması için hangi Tanrı'nın onu yeryüzüne gönderdiğini kimse bilmez başlangıcı ve sonu nerededir? Her çocuk onun temel kurallarını öğrenebilir, her acemi onda şansını dener, ama yine de bu değişmezler karenin içinde özel ustalar yaratır satranç, öteki insanların hiçbiri ile karşılaştırılamaz bunlar, yalnızca satranca yönelik bir yeteneği olan insanlar; görür sabır ve tekniği tıpkı matematikçiler, şairler ve müzisyenlerdeki gibi belirli bir oranda, ama farklı katma ve bağlamlarda etkin olduğu özgül dahiller.
Sayfa 22 - Can
Allahu Teala'nın dinini dışlayan, ona alternatif bir rejim uygulayan ve Allahu Teala yerine kendilerini insanlara ilah ilan eden bu tağutlar acaba imanın ve İslam'ın hangi meselesi hakkında cahildirler? İmanın hangi ilkesini ve İslam'ın hangi hükmünü bilmemektedirler?
Sayfa 319 - İlmi eserlerKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.