Toplum bir köle satın almıştı.
Kimden? Sefaletten.
Açlıktan, soğuktan, yalnızlıktan, terk edilmişlikten, yoksulluktan. Acıklı bir pazarlık. Bir parça ekmeğe karşı bir ruh. Sefalet arz ediyor, toplum kabul ediyor.
Uygarlık çağının ortasında, yasalar ve gelenekler aracılı ğıyla, dünyayı yapay olarak cehenneme çeviren ve ilahi ka deri insanlık belasına bulaştıran toplumsal lanetlenme hali devam ettikçe, yüzyılın ilki insanın emeğinin sömürülme sinden dolayı aşağılanması, ikincisi kadının açlık yüzünden alçalması, üçüncüsü çocukların eğitimsizlik nedeniyle yete neklerinin gelişmemesi olan üç temel sorunu çözülmedikçe, bazı bölgelerde toplumsal baskı devam ederken, daha geniş anlamda yeryüzünde cehalet ve yoksulluk hüküm sürdükçe, böyle kitaplar yararlı olmayı sürdüreceklerdir.
Hauteville-House
Düşe kalka bu bitimsiz, sarp tepeye tırmanmaya çalışırken, her iyiliğin, her avuncun, bu sevgi dolu işkencecilerin ona yüklediği ve üzerine kurşun külçeleri gibi çöken, ödenecek bir borç olduğunu düşünüyordu.