bozukplak
@hatirla
18 Nisan
62 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
özlemek seni yıllar sonra acıtıyor
kalbim kağıt gibi yırtılıyor
bir devle savaşıyordum ben hep bu hayatta
‘Dünyaya canlı bir organizma olarak bütünsel bakmayı sağlayan’ Gaia hipotezi; Dünyadaki tüm organizmaların ve inorganik evrelerin, gezegendeki yaşam koşullarını koruyan, tek ve kendi kendini düzenleyen karmaşık bir sistem oluşturmak gayesiyle yakın bir şekilde entegre olduğunu öne sürer. Yani adeta bir homeostazi...
Sayfa 48Kitabı okuyor
Ama Tabiat Düzeni ve Din kitabinin yazar Prof. Seyyid Hüseyin Nasr’a göre bu teorinin bir eksiği var: Ruhun gerçekliği. Nasr, doğal gerçekliğin tüm katmanlarının birbirine bağlı olduğunu , doğanın yaşayan bir bütün olduğunu ve Gaia teorisinin de çıkışının bu gerçekliğe dayandığını söyler ve ekler: "Ancak ruhun gerçekliğini ele almadığı için yeterince derin bir hipotez değildir. Evet, yaşam içinde ve dışında bile doğa, ruhun varlığından süzülüp gelmektedir. Bu vizyon yalnızca şiirsel bir ifade değildir. Gerçek olan, gerçekliğin doğasıyla, nesnelerin doğasıyla etkileşim halinde olan metafizik ve kozmolojik bilimlere dayalıdır. Doğaya seküler bir bakış tamamen gerçek değildir ve doğanın bir parçasını bütün olarak almak suretiyle büyük resmi gözden kaçırır."
Artan dişil enerji erile ihtiyaç duyuyor. Eril ile dengelenme* ihtiyacı da yaşam, var etme, üretme motivasyonundan kaynaklanıyor.
Sayfa 25Kitabı okuyor
‘dengelenme’. Homeostaz denilebilir. Eril ve dişilin birlikteliğini ve birbirine olan ihtiyacını açıklıyor.
Okur Takip Önerileri
Menstrual döngünün de yaklaşık 14. günü. Ay’ın dolunay fazıyla en belirgin halinde olması gibi oositi barındıran folikül de en görünür haline bürünüyor ve kadın bedeni yaşamın varlığına, ışığına, neşesine hazırlık yapıyor.
Sayfa 24Kitabı okuyor
doğayla olan bu benzerlik ve uyumluluk… gerçekten büyüleyici
Zira her yoğun acı doluluk benzeri bir durum yaratır ve bilince, içinden çıkamayacağı korkunç bir gerçeklik sunar; oysa sıkıntı denen o zaman matemindeki ‘madde’siz acı, bilincin karşısına, onu kazançlı bir girişime zorlayan hiçbir şey çıkarmaz. Yeri belirlenemeyen ve hiç sarih olmayan, iz bırakmadan vücudun üstüne çöken, ruha işaret vermeden sızan bir dert nasıl iyileştirilir?
Sayfa 22Kitabı okuyor
Bu dert, atlattığımız, fakat imkanlarımızı, dikkat rezervlerimizi kurutan; bizi, boğucu sıkıntılarımızın yok olmas ve ıstıraplarımızın uçup gitmesinin ardından gelen boşluğu doldurmaktan aciz bırakan bir hastalığa benzer.