Bu kitap hakkında ne diyeceğimi bilemiyorum. Son 1 ayda enfes kitaplar okudum. Diğerleri de kucağını açmış beni bekliyorlar ve ben günlerdir lanet olası Salinger’ın lanet ergenlik hikayesini okudum :) (Salinger her cümlede muhakkak lanet olsun’u kullanıyor). Kitabın sonlarına doğru kahramanımızın kardeşi soruyor: Sen kimi seviyorsun? Kimi sevebilirsin? Hay ağzına sağlık Phoebe! Bu adam/çocuk kimseyi sevemez. 198 sayfa boyunca bir nefreti, önüne gelen herkesi aşağılayan bir karakteri okudum. Her 10 sayfada bir yeni karakter peydah oldu. Bu karakter de muhakkak kahramanımız tarafından aşağılandı ve nefret dolu söylemleri ile bize anlatıldı. Biz de ergen olduk ama 1945 Amerika’sında ki ergenler biraz farklı oluyormuş sanırım.
Hey adamım! Tanrı aşkına! Lanet olsun. Bu romanı hiç beğenmedim, beni anlıyor musun? YKY’nin o güzel sarı kapağı beni oldukça umutlandırmıştı. Ayrıca çavdar tarlasında çocukları aramayın boş yere. “Okuldan atılan bir çocuk Çarşamba’dan önce New York’un caddelerinde eve nasıl geç gider” bunun öyküsü! Ben beğenmedim. Hiç beğenmedim! Sizler okur beğenirsiniz orasını bilemem.