Kaymakam: "Hafız Efendi, ittihatçılar yeni okulların açılmasını, kız çocuklarının okutulmasını, kadınların rahatça kendilerini ifade edebilmelerini istiyormuş. Sen bu işe ne dersin?"
Hafız Efendi: "Desene" dedi. "İttihatçılar artık beylikten terfi edip başka işlere de soyunmuşlar. Hiç kadınla erkek bir olur mu?"
Kaymakam: "Olmaz mı?"
Hafız Efendi: "Olmaz"
Kaymakam: "Neden peki?"
Hafız Efendi: "Çünkü kadıdan asker olmaz. Otuz kiloluk tüfeği kadınlar taşıyabilir mi?"
Çakır Ağa: "Ailenin sadece bir öküzü varsa, ikinci öküz yerine sabana koşulan bizim Türk kadını değil mi? Sözünü ettiğiniz o tüfek mi ağır, yoksa sabanın ağırlığı mı?"
Kaymakam: "Hay ağzına sağlık Çakır Ağa. Buna ne diyeceksin peki?"
Hafız Efendi: "Ne diyeceğim Kaymakam Bey oğlum. O da bir ittihatçı. Bu ittihatçıların tek derdi fesle peçeyi kaldırmak. Kaldırınca ne olacak sanki?"
Kaymakam: "Fes yerine şapka takacaksın, daha ne olsun Hafız Efendi " dedi gülerek.
Hafiz Efendi: "Allah yazdıysa bozsun. Benim başım gavur başı mı kio şapkayı takayım?"
Bu kitap hakkında ne diyeceğimi bilemiyorum. Son 1 ayda enfes kitaplar okudum. Diğerleri de kucağını açmış beni bekliyorlar ve ben günlerdir lanet olası Salinger’ın lanet ergenlik hikayesini okudum :) (Salinger her cümlede muhakkak lanet olsun’u kullanıyor). Kitabın sonlarına doğru kahramanımızın kardeşi soruyor: Sen kimi seviyorsun? Kimi sevebilirsin? Hay ağzına sağlık Phoebe! Bu adam/çocuk kimseyi sevemez. 198 sayfa boyunca bir nefreti, önüne gelen herkesi aşağılayan bir karakteri okudum. Her 10 sayfada bir yeni karakter peydah oldu. Bu karakter de muhakkak kahramanımız tarafından aşağılandı ve nefret dolu söylemleri ile bize anlatıldı. Biz de ergen olduk ama 1945 Amerika’sında ki ergenler biraz farklı oluyormuş sanırım.
Hey adamım! Tanrı aşkına! Lanet olsun. Bu romanı hiç beğenmedim, beni anlıyor musun? YKY’nin o güzel sarı kapağı beni oldukça umutlandırmıştı. Ayrıca çavdar tarlasında çocukları aramayın boş yere. “Okuldan atılan bir çocuk Çarşamba’dan önce New York’un caddelerinde eve nasıl geç gider” bunun öyküsü! Ben beğenmedim. Hiç beğenmedim! Sizler okur beğenirsiniz orasını bilemem.
- Hay ağzına sağlık annee; azarla azarla... Oh be rahatladım... Ne o ööle "bıcırık" filan... Nerdeyse ruh sağlığım bozuluyodu... insan öz kızını aniden sever mi?