Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ümit Yaşar Oğuzcan
Şimdi seni düşünüyorum, biliyorsun Aklıma ellerin geliyor önce Yağmurlu birgün hatırlıyorum Islanmış bir serçe kuşu hatırlıyorum Durup durup ölümü hatırlıyorum Alnıma bir ışık vuruyor karanlıkta Sonra alabildiğine bir sessizlik başlıyor Alabildiğine bir deniz Alabildiğine kum İçim ürpertilerle dolu Karanlık denizlerin ortasında Seni
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Reklam
KORKUNUN KRALLIĞI Geceleri bir ıslık Penceremin altında birileri Beni çağırıyorlar (Yoksa yanılıyor muyum) Koşup bakıyorum kimseler yok Sarayburnu’nda sis düdükleri
Cahit Sıtkı Tarancı
OTUZ BEŞ YAŞ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla
YAŞ 35
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl
Şimdi seni düşünüyorum, biliyorsun Aklıma ellerin geliyor önce Yağmurlu birgün hatırlıyorum Islanmış bir serçe kuşu hatırlıyorum Durup durup ölümü hatırlıyorum Alnıma bir ışık vuruyor karanlıkta Sonra alabildiğine bir sessizlik başlıyor Alabildiğine bir deniz Alabildiğine kum İçim ürpertilerle dolu Karanlık denizlerin ortasında Seni
Reklam
Otuz Beş Yaş Şiiri Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider.
NURETTİN ATICI
SEN GİDİYORSUN Sen giderken benim yüreğim acı çekiyor, gözümden nefret yaşlarI akarak seni izliyorum sadece. Bir kez olsun geri dönüp bakar mı ? diye dua ediyorum yalvarırcasına, ama gidiyorsun karanlıklara karışıp hayal meyal kayboluyorsun sonra. Gidiyorum bilinmezlere doğru senden sonra, bedenimi taşıyan şuursuz bir akılla nereye giderse ayaklarım oraya kadar. İstikametlerimiz ters sen başka yüreklere yelken açan rotasız gemi misali, bense kaptanı olmayan sandal gibi sallanarak gidiyorum. Neye yanayım, neye üzüleyim ki gözümden akan iki damla yaşa yol verirken yanaklarım çaresizce kıvranan zavallı yüreğime mi. Yoksa her nefeste adını haykırdığım duvarlarda yankılanan aksına mı yalvarayım geri gelsin diye. Yâda masamda adına karalanmış sayfalar dolusu şiirlere, mektuplara yoksa adını kazıdığım kalbe mi tiksinerek mi bakayım seni sonsuzca bir yürekle severken. Avutmuyor senin olmadığın hiç bir şarkı Duy beni kalmadı bedenimin ölüden farkı Unutamazsın sende salkım söğütlerin yanındaki bankı Denizlerin dalgasında bir uğultu adını söylüyor sanki. Kahrolası yıldızlar hatta her gece haykıran borazan sesli baykuş bile seni hatırlatıyor ve ağlıyorum bırakarak kendimi pervasızca. Kim ağlamaz ki sevdiğinin arkasından o giderken dönmemek üzere, kim perişan olmaz, aklını, yüreğini avuçlarının içine alıp sıkmaz kaçmasın sevdiği diye. Sen gidiyorsun; Ben ölüyorum. Gitme bile diyemedim, sen giderken çünkü inanmadım ki! Bende sandım ki benim hiçbir zaman bırakmam değim gibi o da beni bırakmaz ama sen gidiyorsun ben halen seninle sendeyim. Ruhum sende, Yüreğim sende, Aklım sende, Ve ben hep sendeyim, sen kabul etmesen gitsen bile
Mahallede aşağılanıp, horlanan çelimsiz çocuklar gibiyim. Oyunlara ancak adam eksik olduğunda kabul edilen beceriksiz çocuklar gibi. Hayata katılmakta güçlük çekiyorum. Benim mevsimim sonbahar. Sokakların tenhalaşmaya başladığı vakitler. Tek kişilik oyunlar ustasıyım ben. Tek kişilik özlemler,tek kişilik acılar ustasıyım. Ben yağmuru arıyorum. Ben yağmuru arıyorum. Ben yağmuru arıyorum. Ben seni arıyorum. Tarık Tufan - Hayal Meyal
Akıl hastanesinde kalan o sarışın, zayıf kız akordeonunu çalarken hep aşkını düşünüyormuş meğer. Çaldığı bütün parçaları onun hayaline adıyormuş. Gözlerinden anlamıştım zaten. Başka türlüsü mümkün değil. İnsanın ancak aşkı için şarkı söylerken gözleri bu kadar parlar. Hele bu kadar solgun bir yüzle şarkı söylerken birden değişiveriyorsa... Bir enstrüman çalmayı sırf bunun için isterdim. Biliyor musun sonbahar gelince İstanbul susuyor bazen. Bu şehir sustuğunda en çok martılar hüzünlenir. Hayal Meyal- Tarık Tufan
1.396 öğeden 1.381 ile 1.395 arasındakiler gösteriliyor.