Kuşlarla benzerlikleri var mesela hayallerin. Kanatlarını kaybedip ayakları yere bağlandı mı yaşayamıyorlar. Yürüyerek bir yere varamaz çünkü hayaller, kuşlar gibi uçması gerek.
Terk edilmiş ama bu dünyada yaşayan herkesin bir katil heyecanıyla ömründe mutlaka birkaç kez uğradığı o istasyona gidiyorum ben de ...
Ve kendi kötülük trenimi bekliyorum, bir katil heyecanıyla. Kurbanlarımı ve cinayetlerimin bütün ipuçlarını görmek istiyorum ...
Simsiyah, sonu gelmeyen, umutsuz bir tren geçiyor hızla önümden ... Bir tek pencere arıyorum. Bir tek ...
İyilikle aydınlansın camı.
Bir tek pencere olsun ve haykırsın istiyorum, "Bu dünyada yaşamak için katil olmak gerekmez!" diye ... "Bir tek pencere sevinçle fısıldasın, bu dünyada yaşamak anlamlı ve güzel bir şeydir, diye ...
Biliyor musun, böyle bir pencere olsa, o pencerenin arkasında mutlaka senin hayalin olur, senin iyilik dolu yüzün, özlemin olur.
Ve belki ben yine de bu pencerenin ardına geçip seni oradakilere, yani başkalarına kötülerim.
Çünkü çoğu kez ürkütür sevgin beni, çünkü hayallerimin kanatları yorulur, çünkü kalbim korkar sevginin büyüklüğünden.
"Yedi kez benim ol. Sekizde intihar edelim. Olmayacak çünkü buralarda, anladım. Başka yer bulalım. Düştüğümüzü görmeden..." Biraz daha uyuyalım. Hayallerimin kanatları kırılmak için çok ince.